Türkiye’de yenilenebilir enerji üretiminin en fazla olduğu ikinci elektrik dağıtım bölgesinde faaliyet gösteren OEDAŞ, önümüzdeki yıllarda giderek artacağı öngörülen yenilenebilir enerji kullanımında, kaynakların entegre bir şekilde çalışmasını hedefleyen Avrupa Birliği Ufuk 2020 çerçeve programı destekli PlaMES projesinde yer aldı.
Türkiye’den katılan tek elektrik dağıtım şirketi olan OEDAŞ’ın yanı sıra Almanya ve İtalya’dan altı kurum ve kuruluşun yer aldığı üç yıllık proje çerçevesinde, OEDAŞ’ın hizmet bölgesindeki farklı enerji üretim ve tüketim kaynaklarından yararlanıldı. Enerji sektöründe karbon ayak izi azaltmaya katkı sunmayı hedefleyen proje ile ilgili bilgilendirme yapan OEDAŞ Ar-Ge Müdürü Ural Halaçoğlu, “Bu proje karbon ayak izini azaltmanın yanı sıra geleceğin enerji sistemlerinin en düşük maliyetle tasarlanması için de katma değer sağlıyor” dedi.
Yenilenebilir enerji alanında büyük bir potansiyeli olan Türkiye’nin 2027 yılında 90 gigavat yenilenebilir enerji kapasitesi ile dünyanın onuncu, Avrupa’nın ise dördüncü ülkesi olacağı öngörülüyor. Türkiye’de yenilenebilir enerji üretiminin en fazla olduğu ikinci elektrik dağıtım bölgesinde faaliyet gösteren Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ (OEDAŞ), önümüzdeki yıllarda başta yenilenebilir enerji kaynakları olmak üzere şebeke sistemine dahil olacak farklı enerji kaynaklarının entegre bir şekilde çalışması için çeşitli çalışmalar yürütüyor. OEDAŞ’ın bu hedef doğrultusunda üç yıl önce dahil olduğu AB Ufuk 2020 çerçeve programı destekli PlaMES (Integrated Planning of Multi Energy Systems / Çoklu Enerji Sistemlerinin Entegre Planlaması) projesinde son aşamaya gelindi.
OEDAŞ Ar-Ge Müdürü Ural Halaçoğlu, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Almanya ve İtalya’dan altı kurum ve kuruluşun yer aldığı projede Türkiye’yi temsil ettiklerini söyleyen Halaçoğlu, “OEDAŞ olarak Avrupa Birliği’nin Ufuk 2020 Programı çerçevesinde; güvenli, temiz ve verimli enerji sağlamak için yürüttüğü çeşitli projelerde yer alıyoruz. PlaMES projesi de geleceğin düşük karbonlu piyasasını oluştururken, sistemlerin entegre çalışmasını sağlayacak yeni bir planlama aracı tasarlama hedefiyle hayata geçirildi. Bu süreçte hizmet bölgemizdeki farklı enerji üretim ve tüketim kaynakları kullanıldı. Üç yıllık çalışmalarımızın sonucunda, bu planlama aracında (DSS-Decision Support System), proje ekibinin altyapısında kullanılacak algoritmalar ve web arayüzleri geliştirildi. OEDAŞ pilot bölgesinde, merkezi olmayan yenilenebilir enerji sistemlerine yönelik planlama aracı için bilgi paylaşımında bulunuldu. Hem sistem bilgilerini hem de bölgenin istatistiki verilerini içeren bu paylaşımın ardından, güncel sistem test edilerek geri bildirimlerle planlama aracının geliştirilmesine katkı sağlandı. Bu planlama aracının, gelecekte planlama ve yatırım operasyonlarında faydalı olabileceğine inanıyoruz” dedi.
“Emisyonlar azalırken maliyetler de düşecek”
Projenin diğer bir boyutu olan enerji dönüşümünün, çevresel ve ekonomik katkılarına değinen Halaçoğlu şöyle devam etti:
“Yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulu güçteki payının artması ve tüm sistemlerin entegre bir şekilde çalışmasıyla birlikte ulusal elektrik şebekesindeki emisyon faktörü düşecek. Bu durum ülkemizi de yakından ilgilendiren uluslararası anlaşmalarda geçerli olan emisyon azaltma hedeflerine daha hızlı ulaşılmasını sağlayacağı gibi bu süreçte oluşabilecek finansal yaptırımların da önüne geçecektir. Bunun yanı sıra bu proje, geleceğin enerji sistemlerinin en düşük maliyetle tasarlanması için de yeni bir bakış açısı sağlıyor.”
“Türkiye’ye özgü çözümler üzerine çalışıyoruz”
OEDAŞ Ar-Ge departmanının, dördü AB destekli olmak üzere toplam 22 proje yürüttüğünü belirten Halaçoğlu; elektrikli araçlardan yapay zekâya uzanan bu çalışmalar ile dünyadaki en iyi uygulamaları araştırdıklarını ve Türkiye’ye özgü çözümler üzerine odaklandıklarını ifade etti.