ADALET BAKANI BOZDAĞ, HSK TEFTİŞ KURULU DEĞERLENDİRME TOPLANTISINA KATILDI
BOZDAĞ: HAKİM KARARI OLMADIKÇA EVDE İCRA İŞLEMİ YAPILAMAYACAK
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Meclis’e sunulan 7. Yargı Paketi’nin yasalaşmasıyla çat kapı icra döneminin kapanacağını belirterek, “Hakim kararı olmadıkça evde haciz işleri yapılamayacağını yasaya koyuyoruz. Çat kapı, icra dönemi kapanıyor. Hakim kararıyla ancak evde icra işlevi yapılabilecek. Bundan sonra hakim kararı olmadan hiçbir alacaklı borçlunun kapısını çalamayacak. Hiçbir icra dairesi gelip evde arama tarama yapamayacak. Bu da hukuk devletini güçlendiren, özel hayatı koruyan, aile mahremiyetini koruyan önemli bir değişikliktir.” dedi.
Yozgat'ta Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) Teftiş Kurulu Başkanlığı Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Adalet Bakanı Bozdağ, 2002 yılından bu yana hakim, savcı ve personel istihdamının önemli ölçüde arttırıldığını belirterek, ihtiyaç doğrultusunda yeni mahkemelerin kurulduğunu da kaydetti. İstinaf Mahkemelerinin açılmasının yargı süreçlerinde büyük bir adım niteliği taşıdığını vurgulayan Bakan Bozdağ, 7. Yargı Paketi’nin içeriğiyle ilgili önemli bilgiler paylaştı.
Bakan Bozdağ’ın konuşmasından bazı bölümler şu şekilde:
ADALETİN GÖZÜ HALKI GÖRMELİDİR, ADALETİN KULAĞI HALKI DUYMALIDIR
Yargının şu anda halkla olan ilişkilerinde bir sıkıntılarımız var. Kapısına ‘Avukatla görüşme yapılmaz’ diye yazı yazan yargı görevi yapan arkadaşlarımız var. Vatandaşla görüşmeyen hakimlerimiz, savcılarımızı var. Avukatla görüşmeyen var. Bunları da tavsiye eden bazı insanlar da var. Hiç unutmamak lazım. Yargının bağımsızlığı tarafsızlığı, vatandaşa kapısını kapatmakla sağlanamaz. Avukatlarla görüşmemekle de sağlanamaz. Bağımsız ve tarafsız karar vermek görüşerek, konuşarak ihlal olmaz. Nasıl olur? Çok net siz taraflı karar verirseniz yargının bağımsız ve tarafsızlığı ortadan kalkar. Hiç kimseyle görüşmeyip, taraflı karar verdiğinizde yargının bağımsız ve tarafsızlığı korunmuş mu olacak? Avukata kapıyı kapatıp, taraflı karar verildiğinde yargının bağımsızlığı tarafsızlığı korunmuş mu olur? Onun için tarafsızlık ve bağımsızlık insanlardan uzaklaşmakta, avukat veya taraflarla görüşmemekte değil, herkesle görüşüp gerektiği kadar ölçülü bir şekilde karar verirken Anayasa, kanun hukuk ve bunlara bağlı bir vicdanla tarafsız karar vermekle ancak mümkün olabilir. Maalesef burada çok ciddi sorunlar yaşıyoruz. Adaletin gözü halkı görmelidir. Adaletin kulağı halkı duymalıdır. Tarafları da duymalıdır.
SİZE KENDİNİ ANLATAN, KARARINIZA DA SİZE DE DAHA FAZLA SAYGI DUYUYOR
Eğer biri yaparsa bir hakime, savcıya bir teftiş mensubu o zaman o kapılarını herkese kapatır. Biz görüşmemeyi değil, görüşmenin usul ve esasını tarafsızlık algısına zarar vermeden nasıl olacağını biz tavsiye edersek, elbette ki bu görüşme meselesi milletin beklentisi gibi doğru olur. Ben bir sürü hanımefendi, beyefendi dinledim, dinliyorum. ‘Gittim’ diyor, ‘Derdimi savcıya anlattım’ diyor. ‘Gittim’ diyor, ‘Derdimi, hakime anlattım’ diyor. O derdini anlatınca adaletin yerine geldiğini, vicdanının rahatladığını hissediyor, mahkemenin ya da savcının kararının ne olduğuna hiç bakmıyor. Yeter ki sizin gözünüzün içine baksın. Uğradığı haksızlığı size bir kez olsun anlatabilsin. Sizin onu duyduğunuza şahit olsun. Kararınız ne olursa olsun size kendini anlatan kararınıza da size de daha fazla saygı duyuyor. Ama siz onu dinlemezseniz bu sefer kararınız ne kadar doğru olursa olsun onun size olan saygısı azalıyor. Onun için de hakim ve savcılarımızın halkımızla vatandaşlarımızla işi olanlarla olmayanlarla ilişkisinin de hiç şüphesiz verdikleri kararlar kadar kıymetli olduğunun altını burada çizmek isterim.
BENİM KASTIM, MAKAMINIZDA HALKI DİNLEMEYEDİR
Bunun elbette rehberliğini, yol göstericiliğini, teftiş kurulumuzun değerli başmüfettişleri, meslek öncesi meslek içi eğitimler, bizim aldığımız ailemizden, okuldan aldığımız eğitimler yapacaktır. Ama teftişimizin de burada elbette bir ölçü ve esas çizmesinde fayda olduğu da muhakkaktır. Bunu bir kez daha ifade etmek isterim ama bunu söylerken şunu da söylediğim düşünülmesin, kendi mahkemesinde yargılanan sanıklarla, lokantada veya herhangi bir yerde oturup maç yapmayı, spor yapmayı, yemek yemeyi kastettiğim de sakın anlaşılmasın. Benim kastım savcının makamında, hakimin makamında gelip konuşmak istediği zaman oradaki konuşmalaradır. Orada halkı dinlemeyedir. Orada milletin gözünün içine bakmayadır. Ama yoksa diğer kişisel ilişkilerle ilgili konularda değildir. Oradaki ölçü elbette ayrı bir ölçüdür. Ona da herkesin azami riayet etmesinde fayda olduğunu buradan ifade etmek isterim.
Tabii yeni dönemde inşallah etkin bir şekilde yürümesinin, yürütülmesinin, hakim ve savcılarımızın liyakatlerinin geliştirilmesinde, tecrübelerinin arttırılmasında, kararlarındaki isabet oranının yükseltilmesinde ve verdikleri kararlar nedeniyle halktaki memnuniyetin arttırılmasında da büyük katkı sağlayacağından hiç kuşkum yoktur.
HAKİM VE SAVCILARIMIZIN NİTELİKLERİNİN ARTTIRILMASINA DA BÜYÜK ÖNEM VERDİK
Hakimlerimizin, savcılarımızın iyi yetişmesi elbette milletimizin en büyük kazançlarından. Bugüne kadar Adalet Bakanlığı ve Adalet Akademisi vasıtasıyla eğitirken, hakim ve savcılarımızın niteliklerinin arttırılmasına da büyük önem verdik. Bildiğiniz gibi daha önce hakim ve savcı adaylığı vardı. Biz şimdi bunu kaldırarak yerine Hakim ve Savcı Yardımcılığı müessesesini getirdik. Amacımız her hakimin bir hakim yanında yardımcı, her savcının bir savcı yanında yardımcı olarak yetişmesini sağlamak ve yardımcısı olduğu savcıdan, yardımcısı olduğu hakimden uygulamayı bizzat mahallinde görerek yetişmek ve uygulamanın içinde eğitim almak, eğitimin gerçek anlamında kendisini yaşayarak, öğrenmek olduğunu bilerek mesleğinin başında atılması gereken adımları atmasını sağlamaktır. 3 yıl. Ara ara Akademi’de de eğitim alacaklar ve nihayetinde de hem kürsüyü bilerek, hem de teoriği, pratiği birleştirerek kürsüye çıktıklarında daha verimli, daha faydalı olma konusunda hiç şüpheniz olmasın, görev yapacaklardır. Bu açıdan da son derece önemli olduğunu ifade etmek isterim.
Tabii ikinci bir konu. Birinci sınıfa ayrılmak için de eskiden aranan şartların arasına yeni dönemde en az üç defa meslek içi eğitime şartını koyduk. Esasında bu dolaylı bir şekilde meslek hayatı boyunca en az üç defa meslek içi eğitime katılmayı zorunlu hale getiren bir düzenlemedir. Bu düzenlemenin de hakim ve savcılarımızı, meslek hayatları boyunca çağın ve ülkemizin hukuk alanındaki gelişmelerini, eğitimlerle edinmelerine imkan ve fırsat verecektir bunun da son derece önemli ve kıymetli olduğunu buradan ifade etmek isterim.
ÇAT KAPI, İCRA DÖNEMİ KAPANIYOR
İcra takibi sırasında vatandaşlarımızın evlerinde haciz işlemi yapılabiliyordu. Şimdi gene yapılacak. Ama bir suç soruşturması nedeniyle herhangi bir vatandaşımızın evinde arama ancak hakim kararıyla yapılabilirken, herhangi bir suç yokken bir alacak verecek takibi nedeniyle hakim kararı olmadan aranmasını doğru görmüyor ve bu açıdan da bundan sonra hakim kararı olmadıkça evde haciz işleri yapılamayacağını yasaya koyuyoruz. Çat kapı, icra dönemi kapanıyor. Hakim kararıyla ancak evde icra işlevi yapılabilecek. Zaten ihtiyati haciz aynen devam ediyor. O da hakim kararıyla. Bundan sonra hacze ihtiyaç duyduğunda o da hakim kararıyla olacak, hakim kararı olmadan hiçbir alacaklı borçlunun kapısını çalamayacak. Hiçbir icra dairesi gelip evde arama tarama yapamayacaktır. Bu da hukuk devletini güçlendiren özel hayatı koruyan aile mahremiyetini koruyan önemli bir değişikliktir.