BOZDAĞ: DİYARBAKIR ANNELERİNİN ONURLU VE ASİL DİK DURUŞLARI BÜTÜN MİLLETE ÖRNEK OLACAK
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Diyarbakır annelerinin bu onurlu asil ve dik duruşu bütün millete örnek olacaktır. Analar ayağa kalktı, işe el koydu. Anaların ayağa kalkışı karşısında terör örgütleri de duramaz, onların yularını elinde tutan ülkeler ve karanlık güçler de duramayacaktır." dedi.
Bozdağ, "Biz insan haklarıyla ilgili samimi, hak ihlali olan kim varsa onların hakkını ayrımsız kim arıyorsa biz onlarla beraberiz. Çocukların hakkını kim arıyorsa biz onlarla beraberiz. Kadınların hakkını kim arıyorsa biz onlarla beraberiz. Ama böyle isimler kullanarak sadece teröristlerin ve terör örgütlerinin amaçlarına hizmet edenlerin adlarına bakarak biz onlarla birlikte olmadık. Bundan sonra da olmayız." diye konuştu.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılan çocukları için HDP il binası önünde oturma eylemi yapan ve evlat nöbetini kararlılıkla sürdüren Diyarbakır annelerini ziyaret etti.
Bakan Bozdağ'ın ziyaretin ardından yaptığı basın açıklaması şu şekilde:
"Diyarbakır anneleri, gerçekten terörle, insanlık dışı yol ve yöntemlerle evinden, okulundan, yuvasından, işinden, anasından, babasından, ailesinden, kardeşlerinden koparılıp ölüme götürülen, dağa götürülen, yavrularının acısıyla, hasretiyle yanıyorlar ve bu hasret ve acıyla yavrularına kavuşmak umuduyla, dileğiyle de onurlu ve büyük bir mücadeleyi başlattılar. 2019’dan beri de bu mücadeleyi anlı ak, başı dik bir biçimde yürütüyorlar. 39 aile bu mücadele sonucunda evladına kavuştu. Kalan aileler 307 aile de evlatlarını bekliyor. İnşallah onlar da bu mücadelenin sonunda yavrularına kavuşacak, hasretleri dinecek, yine evinde, okulunda, yuvasında, ağırlama ve onlar için telaşlanma, heyecanlanma, imkan ve fırsatını bir kez daha bulacaktır.
Burada gözü yaşlı anneleri görmek ve onların hasretini dinlemek gerçekten beni fazlasıyla etkiledi. Dinlediğim aileler; 12 yaşında dağa götürülen çocuğundan, ortaokuldayken dağa zorla kaçırılandan, TEOG sınavına giderken dağa kaçırılan yavrusundan, üniversitede eğitim alırken dağa zorla götürülen evladından bahsediyorlar. Yani çocuklar 12 yaşında hem erkek çocuğu hem kız çocuğu, 12 yaşında, 14 yaşında, 13 yaşında, 17 yaşında, 16 yaşında çocuklar var. Büyük bir kısmı lise ve ortaöğretimde olan bu gençleri, çocukları, bir kısmı da üniversite eğitimi görenleri ya kandırarak ya da zorla başka yöntemlerle ikna ederek terör örgütü teröristleri arasına katmak için dağa götürüyorlar. Ve bu gençlerin eğitim hayatı bitmiş durumda. İçinde hastalar var. Bir anne söyledi; 'Yüzde 70 hasta, sürekli kan veriyordum' diyor. Hasta olanlar da var. Onlar da maalesef terör örgütü tarafından dağa kaldırılmış durumda ve terör örgütü kendi amaçları için bu masum çocukları kullanma gayreti içerisinde.
BU ÇOCUKLARIN, GENÇLERİN HAKLARI YOK MU?
Çocuk hakları diye yeri göğü inletenlere sormak isterim; 12 yaşında okul çağında olan çocuğun hakkı yok mu? 13 yaşında teröre zorla kurban edilen ve terör örgütünün alıp götürdüğü çocuğun hakkı yok mu? 13 yaşında, 16 yaşında, 17 yaşında, ortaöğretim ve lisede ve üniversite öğrencisi olan bu çocukların, gençlerin hakları yok mu? Çocuk haklarından bahsedenler bir gün gelip Diyarbakır annelerine 'Sizin çocuklarınızın hakları var. Biz bu eğitim hakkı gasp edilen yavrularımızı eğitim hakkına kavuşturmak için sizin mücadelenizde, sizin yanınızdayız.' dediler mi? Demediler.
UMUTLARI VE HAYALLERİ ÇALINDI
Bu çocukların annelerinin, babalarının, akrabalarının hepsinin geleceğe dair umutları vardı, hayalleri vardı. Umutları, hayalleri hepsi çalındı. Kimi doktor olmak, kimi avukat olmak, kimi mühendis olmak, kimi başka hayırlı ve yararlı işlerde milletine, devletine, ailesine faydalı olmak isteyen bu gençlerin, bu çocukların hayalini gasp etmek en büyük insan hakları ihlalidir. HDP'lilere de soruyorum, onlara destek olanlara da soruyorum ve hepsine söylüyorum. Bu dağa götürülen hayalleri çalınan eğitim hakkından mahrum bırakılan bir aileyle birlikte yaşama, aile hayatı hakkından mahrum bırakılan, hayalleri gasp edilen bu çocukların, bu gençlerin hakları yok mu? Varsa siz bu hakları yüksek sesle niye dile getirmiyorsunuz?
GÖZÜ YAŞLI ANNELERİ DİNLEYİP 'NE OLDU, NE BİTİYOR, NE VAR?' DİYE SORAN GÖRMEDİK
İnsan hakları örgütlerine de buradan bir iki cümle söylemek isterim; Uluslararası hem Avrupa Konseyi hem Avrupa Birliği hem Birleşmiş Milletler hem de ayrıca bağımsız faaliyette bulunan nice insan hakları örgütleri var. Türkiye'de de insan hakları dernekleri, vakıfları vesaireler var. Ben Diyarbakır'a Avrupa Konseyi'yle irtibatlı insan hakları komisyonları vesairesinin bir raportörünün yahut da Avrupa Birliği'yle ilgili yahut da Birleşmiş Milletler'le ilgili tek bir insan hakları incelemesiyle ilgili Diyarbakır annelerinin yanına gelip bu gözü yaşlı anneleri dinleyip 'Ne oldu, ne bitiyor, ne var?' Diye soran görmedik. Sordum gelen de yok. Gelen giden yok. Türkiye'deki dernekler de vakıflar da 'İnsan hakları bizim adımız' diyor. Sizin adınız insan hakları derneği olabilir. Ama esasında terörist hakları dernekleri bunlar. Sadece terör örgütlerinin üyesi veya terör örgütüyle ilgili eylem veyahut da herhangi bir suç işlediğinde hakkında soruşturma veyahut da kovuşturma olanlarla ilgili her yere gidip geliyorlar. Peki bir de masumlara bakın. 12 yaşındaki çocuğun, 13 yaşındaki çocuğun orta okula giden evladımızın, hafızlık çalışan evladımızın hakları konusunda insan hakları bir şey söylemiyor mu? Söylüyor. Ama yeri gelince insan hakları diye yeri göğü inletenler, STK'lar; Diyarbakır anneleri insan değil mi? Onların yavruları insan değil mi? Onların yaşam hakkı yok mu? Eğitim hakkı yok mu? Özgürce gezebilme hakkı yok mu? Onların dilediği işte çalışabilme hakkı yok mu? Anasıyla, babasıyla, ailesiyle bir yuvada yaşama hakkı yok mu? Hepsi var. Ama bir gün birileri de çıkıp desin ki 'Yahu bu hakları PKK terör örgütü çiğnedi. Yahu bu hakları onun uzantısı HDP çiğnedi. Bu hakları ayaklar altına alan zalimler karşısında hepimiz bir olalım.' Ama demiyorlar. Çünkü güdümlü dernekler bunlar.
ÇOCUKLARIN HAKLARI BUNLARIN ZERRECE UMURLARINDA DEĞİL
Adalet Bakanı olarak Avrupa'dan gelen giden pek çok ziyaretçi olur bize. Bir defasında geldiler bazı isimleri soruyorlar. Onlarla ilgili sordukları isim sayısı şöyle iki elin parmağını geçmez. Ben de dedim ki bakın Türkiye cezaevlerinde binlerce yatan tutuklu ve hükümlü var. Onlardan size hiç şikayet gelmiyor mu? Hiç itiraz gelmiyor mu? Siz sadece şu 3-5 kişiyi soruyorsunuz. Sadece terör örgütleriyle üyelik ya da iltisak irtibat ilişkisinde olan Türkiye'ye karşı terör eylemi yapanları soruyorsunuz. Diğerlerini niye sormuyorsunuz? Onlar insan değil mi? Cevap veremediler. 'Bize söylenen bu isimler.' Ben de hepsine söylüyorum, size söylenen isim ne olursa olsun Türkiye cezaevlerinde bulunan veya başka şekillerde haklarında işlem yapılan birçok insan var. Emin olun ne Avrupa Konseyi, ne Birleşmiş Milletler, ne Avrupa Birliği'yle ilişkili irtibatlı, dernekler veyahut da raportörler, komisyonlar bunların umurunda değil. Masum insanlar, masumların hakları, çocukların hakları bunların umurlarında zerrece değil. Türkiye'dekilerin de değil. İşte konuşuyor, Mimarlar Odasıdır, Tabipler Odasıdır, öbür odalar var bazıları. Hepsi terör örgütünün ağzıyla konuşuyorlar. Onlara da söylüyorum, eğitimle ilgili bir sürü dernek, vakıf var. Onlara da söylüyorum, insan haklarıyla ilgili bir sürü dernek, vakıf var, hepsine söylüyorum. Neredesiniz? Burada insan hakları ayakları altına alınırken bunca çocuğun eğitim hakkı sağlıklı bir yaşam hakkı elinden alınırken teröre, dağa ölmeye, öldürmeye, zorla götürülürken sizin sesiniz niye yükselmiyor? Maalesef bunları duyamıyoruz.
ÇOCUKLARIN HAKLARINI KİM ARIYORSA BİZ ONLARLA BERABERİZ
Biz insan haklarıyla ilgili samimi, hak ihlali olan kim varsa onların hakkını ayrımsız kim arıyorsa biz onlarla beraberiz. Çocukların hakkını kim arıyorsa biz onlarla beraberiz. Kadınların hakkını kim arıyorsa biz onlarla beraberiz. Ama böyle isimler kullanarak sadece teröristlerin ve terör örgütlerinin amaçlarına hizmet edenlerin adlarına bakarak biz onlarla birlikte olmadık. Bundan sonra da olmayız. İstikametleri doğru olduğu zaman devlet de herkes de ona göre hareket edecektir. Onun için adı insan hakları bilmem falan filan olan pek çok dernek ve vakfın emin olun yaptıkları işler ortada. Kimlerin peşinden koştukları ortada, kimlerin hakkını aradıkları ortada. Bunların masum insanların haklarıyla uzaktan yakından ilgileri olmadığını çok net bir biçimde ifade etmek isterim.
GÖREN GÖZ GÖRÜYOR, DUYAN KULAK DUYUYOR, ANLAYAN AKIL ANLIYOR
HDP, PKK terör örgütüyle içli dışlı olduğu bütün açıklamalarla sabit. Kandil'den açıklama yaptılar. Ne diyorlar? Cumhurbaşkanımızla ilgili bu yönetimin gitmesi için Kılıçdaroğlu ve ekibine nasıl destek vereceklerini, nasıl onun arkasında duracaklarını, Kandil'deki terörist elebaşları tek tek açıklıyor. Türkçe konuşuyorlar. Gören göz görüyor, duyan kulak duyuyor, anlayan akıl anlıyor. Bir gün çıkıp da diyebiliyorlar mı, 'Terör örgütünün desteğine bizim ihtiyacımız yok. Biz, terör örgütünün desteğiyle iktidar olacaksak öyle bir iktidarı istemiyoruz.' Ağızlarından bir kelime duydunuz mu? Duymadınız. Duyamazsınız da. 'Terörün olduğu yerde olmayız. Gölgesinin olduğu yerde durmayız. Onlar destek verirse biz kalkarız.' diyenler. Onları da görüyorsunuz. Ağızlarını açıp bir cümle kurdular mı? Kurabiliyorlar mı? Daha şimdiden terör örgütlerinin hedeflerine adeta teşne bir durum ortaya koydukları çok aşikar. Onun için ben buradan annelere de diyorum, herkese diyorum. Kandil'den yavrularınızı isteyin, HDP'den isteyin. Ama şimdi Kandil'in en büyük desteğini arkasına almış olan CHP Genel Başkanı'ndan ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayından da yavrularınızı isteyin. Çünkü artık Kandil desteğini ona verdiğini açıkladı. Kandil'in de adayı olduğu böylelikle ortaya çıkmış oluyor. O zaman madem bu yavruları terör örgütü zorla kaçırdı, Kandil'e götürdü. O zaman Kandil'in desteğini arkasına alanlar Kandil'e dönüp desinler. Ben de buradan çağrı yapıyorum, Kandil'e dönün deyin. 'Bu eğitim çağındaki çocukları okullarına için bırakın analarına babalarına kavuşmaları için bırakın. Hayallerinin peşinde koşmaları için bırakın.' diye onların da çağrı yapmasını bekliyorum ve buradan kendilerine böyle bir çağrı içinde davette bulunuyorum.
ANALARIN AYAĞA KALKIŞI KARŞISINDA TERÖR ÖRGÜTLERİ DURAMAZ
PKK terör örgütü Kürt kardeşlerimizin en büyük düşmanıdır. Esasında Kürtlerin en büyük sıkıntısı PKK terör örgütüdür. 40 yıldır dağa kaçırılan Kürtlerin çocukları. 40 yıldır ölen, öldürülen Kürtlerin çocukları. Kırk yıldır eğitim hakkı gasp edilen hayalleri çalınanlar Kürtlerin evlatları. 40 yıldır ekonomik olarak başka açılardan yıpratılan imkanları elinden alınan yine Kürtlerin çocuklarıdır. Terörle mücadele için harcanan onca para terör olmasa yatırıma harcansa, istihdama harcansa başka alanlara harcansa acaba Diyarbakır'da başka bir yerde herhangi bir sorun olabilir miydi? Bugün pek çok sorun var. Onların büyük bir kısmı olmazdı. O yüzden ben eminim ki terörle mücadelede Diyarbakır analarının annelerinin bu onurlu asil ve dik duruşu bütün millete örnek olacaktır. Analar ayağa kalktı, işe el koydu. Anaların ayağa kalkışı karşısında terör örgütleri de duramaz, onların yularını elinde tutan ülkeler ve karanlık güçler de duramayacaktır. Allah'ın izniyle analar yavrularına kavuşacak. Devletimiz gereğini yapıyor, yapacak. Bundan sonra da bunları annelerine kavuşturmaya devam edeceğiz."