Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakanımız Derya Yanık Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programına Katıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakanımız Derya Yanık Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programına Katıldı

Belediye 25.11.2022 16:52:44 0
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakanımız Derya Yanık Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programına Katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kadını dışlayan, kadına haksızlık yapan, kadına şiddet uygulayarak onurunu zedeleyen bir toplum, insan varlığının yarısından vazgeçmiş demektir. Böyle bir durum insanoğlunun kendi eliyle kendi sonunu hazırlaması anlamına gelecektir." dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın katılımıyla İstanbul Kongre Merkezi'nde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla program düzenlendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan programda yaptığı konuşmada, Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü olan 25 Kasım'da Türkiye'deki ve dünyadaki tüm kadınların, en temel hakları olan onurlarını koruma mücadelelerinin yanında olduklarını belirterek, "Bu vesileyle hükümet olarak geçtiğimiz yıl kamuoyuna açıkladığımız Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planımız çerçevesinde 2023 yılında yapacağımız faaliyetleri de sizlerle paylaşmak istiyoruz." diye konuştu.

Erdoğan, dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye'de de uzunca bir süre kanayan yara olan kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi konusunda önemli bir mesafe kat edildiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"Tek bir kadının bile şiddete uğramasına, hele hele cinayete kurban gitmesine asla rıza gösteremeyeceğimiz için bu mücadelenin çıtasını sürekli yükseltmek mecburiyetindeyiz. Hep söylediğim gibi, kadın insanın yarısıdır. Kadını dışlayan, kadına haksızlık yapan, kadına şiddet uygulayarak onurunu zedeleyen bir toplum, insan varlığının yarısından vazgeçmiş demektir. Böyle bir durum insanoğlunun kendi eliyle kendi sonunu hazırlaması anlamına gelecektir. Tarih boyunca olduğu gibi bugün de kadınlara yapılmış her bir yanlış uygulamayı doğrudan insanın eşrefi mahlukat sıfatına yönelik bir saldırı olarak görüyoruz. Buna her şeyden önce bizim inancımız cevaz vermiyor. Rabb'imiz insanlara yönelik emirlerini bildirirken, muhatabını hep 'Mümin erkekler' ve 'Mümin kadınlar' diyerek ifade ediyor. Yani hiçbir hak ve hiçbir sorumluluk fizyolojik farklılıkların getirdiği zorunluluklar hariç sadece erkeğe veya sadece kadına mahsus kılınmamıştır."

"Toplumsal hayatın temel direği kadındır"

Akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğin de anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatının her alanında ve anında yanında olan kadına karşı farklı bir yaklaşım sergilemesinin düşünülemeyeceğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"İnsanlığın varlığının ve geleceğinin şartı olan ailenin de toplumsal hayatın da temel direği kadındır. Bugün dünyadaki tüm ülkeler kalkınma vizyonlarının en önemli kısmını fark oluşturabilecekleri yegane alan olan kadınlar üzerine inşa etmektedir. Biz de işte bunun için kendi kalkınma planlarımızın merkezine güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye ilkesini yerleştirdik. Kadınlarımızı insan onuruna uygun bir hayat sürebilmelerini teminin ötesinde hak, fırsat ve imkan adaleti esasına dayalı olarak hayatın her alanında kendilerine ve ülkelerine katkı sağlayan bireyler haline getirmek istiyoruz. Üstelik bu yaklaşımı kendi kadınlarımız yanında, bölgemizden, dostlarımızdan başlayarak tüm dünya kadınlarını kapsayacak şekilde sergiliyoruz."

Erdoğan, Türkiye'de bu doğrultuda çok önemli mesafe katettiklerini, henüz arzu edilen seviyeye gelinmediğini ama bunun elde edilen kazanımların görülmesine ve takdirinin beklenmesine mani olmadığını kaydetti.

Türkiye'nin geçen 20 yılda şiddet meselesi başta olmak üzere kadınların haklarının, hukuklarının teslimi konusunda gösterdiği başarının, diğer alanlardaki zaferlerinin gerisindeki en önemli amillerden olduğunu söyledi.

Verilerin de bu tespiti doğruladığını aktaran Erdoğan, "Ülkemizi bu konuda şiddet önleme ve izleme merkezlerimizle, sosyal hizmet merkezlerimizle, kadın konukevlerimizle, Mağdur Destek Sistemi'mizle, eğitim çalışmalarımızla dünyada örnek gösterilen bir seviyeye getirdik. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız, Adalet Bakanlığımız ve diğer ilgili tüm kurumlarımız, kadına yönelik şiddeti tamamen bitirmek için samimi ve netice alıcı gayretlerini sürdürüyor. Emniyet teşkilatımızı, sağlık çalışanlarımızı, yargı mensuplarımızı, muhtarlarımızı, öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi, velilerimizi, din görevlilerimizi, velhasıl toplumun her kesimini çalışmalarımızın içine katıyoruz." dedi.

Erdoğan, bu faaliyetlerin hepsini de kadınlarla birlikte, çocuklar başta olmak üzere aile kurumunu da güçlendirme anlayışıyla yürüttüklerinin altını çizerek, Ulusal Eylem Planı kapsamında 2023 yılında mağdurların adalete erişimini kolaylaştıracak düzenlemeleri sürdüreceklerini kaydetti.

Kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra özel sektörü, üniversiteleri ve yerel yönetimleri mücadele süreçlerine etkin şekilde dahil ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Bilhassa ihtisaslaşmış kurumların kadına yönelik şiddet konusundaki çalışmalarının kalitesini yükseltmek için eğitim faaliyetlerine ağırlık veriyoruz. Cinsel şiddet ve bağımlılık gibi bu alanlardaki mücadelenin teknik altyapısını güçlendiriyoruz. Her kesime ayrı mesajlar ulaştıracak iletişim faaliyetleriyle toplumsal farkındalığı artırmayı hedefliyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Cumhurbaşkanı olarak şahsi, Cumhurbaşkanlığı olarak kurumsal himayemiz altında milletimizin tamamını kuşatan bir seferberlik ruhuyla çalışmalarımıza devam edeceğiz." diye konuştu.

"Bunların neyin peşinde olduğunu gayet iyi biliyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadının diğer vasıflarının yanı sıra iyi bir öğretmen de olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Üstelik kadının öğretmenlik vasfının tezahürlerini kendi evlatları yanında tüm çocuklar üzerinde de görmek mümkündür. Bugün ülkemizdeki öğretmenlerin yüzde 60'ının, akademisyenlerin yarıya yakınının kadınlardan oluşması, bu hakikatin bir ifadesidir. Terör örgütlerinin son dönemde yapmış olduğu saldırılarda hayatını kaybeden 8 vatandaşımızdan 2'si kadın öğretmenimiz, 3'ü de çocuk yaştaki evlatlarımızdır. Dünyanın başka bir yerinde terör örgütü, öğretmenleri ve çocukları böylesine alçakça katletmiş olsa günlerce, haftalarca, aylarca gündem olur, tepkilerin ardı arkası kesilmezdi. Söz konusu Türkiye olunca timsah gözyaşları kabilindeki kınama mesajları dışında ne siyasetçilerden ne sivil toplum kuruluşlarından ne medyadan kayda değer bir ses çıkmıyor. Dünyadaki insan hakları örgütleri nerede? Bunların hiçbirini Diyarbakır annelerinin yanında gördünüz mü? Onları ziyaret ettiklerini gördünüz mü? Terör örgütleri olduğu zaman Kandil'e kadar çıkan bu Batı'nın STK'ları, maalesef Türkiye'de Diyarbakır annelerini ziyaret etme 'özelliğini' diyeyim, göstermemişlerdir. Tabii bunları söylerken dost ve kardeşlerimizin samimi üzüntülerini hariç tutuyorum."

Bu vesileyle son saldırılarda hayatlarını kaybeden Arzu ve Ayşenur öğretmenler ile daha önce yine benzer bir saldırıda şehit edilen Aybüke öğretmeni rahmetle yad eden Erdoğan, "Kadına şiddeti konuştuğumuz bir platformdayız. Öyleyse burada kadının canına kasteden, genç kızlarımızı kandırıp dağlarda ölüme sürükleyen, tecavüzden infaza her türlü insan hakkı ihlalinde bulunan terör örgütünü görmezden gelemeyiz. Bu örgütün parlamentomuzdaki uzantılarını görmezden gelemeyiz. Onların demokrasi adına söyleyecekleri hiçbir söz kalmamıştır. Söyleyecekleri hiçbir cümle yok. Biz kimin kim olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bunların neyin peşinde olduğunu gayet iyi biliyoruz. Onun için bunların parlamento kürsüsünü fırsat görerek oradan kullandıkları cümlelerin, ifadelerin bizim indimizde hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur." ifadelerini kullandı.

"Ülkemizi kana bulayan terör örgütünün arkasında duranlar işlenen insanlık suçuna ortaktır"

"Kadın ve çocuk katillerinin yakasına yapışmazsak bırakınız ülkeyi yönetme sorumluluğumuzu, en temel insani vazifemizi yerine getirmiş olamayız." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi:

"Parlamentoya öyle veya böyle girip ondan sonra teröristlerle kol kola Kandil'de dağlarda dolaşanlar, bu milletin oylarının temsilcisi olamaz. Dolayısıyla 2023 seçimlerini bu anlamda çok çok önemli buluyorum. Ve 2023 seçimlerinde inanıyorum ki benim milletim Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkes'iyle, Gürcü'süyle, Abaza'sıyla, Boşnak'ıyla sandıklarda bunlara en güzel demokratik cevabı verecektir. Tabii bu, nereden başlayacak? İşte bu kadınlarımızdan başlayacak. Hanım kardeşlerim, unutmayın, kale içeriden fethedilir. İşte bu da sizlersiniz. Bu kaleyi düşürmeyeceğiz, düşürmeyeceksiniz. Ve bu fethi inşallah 2023'te gerçekleştireceksiniz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa'da, uygulamalarda yaptıkları değişikliklerle kadına şiddete sıfır toleransla yaklaştıklarının altını çizerek, "Terör örgütünün insan canına, özellikle de kadınlara yönelik saldırılarına aynı tepkiyi göstermenin boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz. Her türlü sapkınlık gibi ülkemizi kana bulayan bu kadın ve çocuk katili terör örgütünün de arkasında duranlar, yaşanan vahşete, dökülen kana, işlenen insanlık suçuna ortaktır." dedi.

İstiklal Caddesi'ndeki bombalı terör saldırısına değinen Erdoğan, "İşte daha yeni. İstiklal Caddesi'ndeki terör eylemini, bu terör örgütleri neyle icra edecekler? En ufak bir açıklamalarını duydunuz mu? Konuştular mı? Ne ana muhalefet ne yavrusu konuştu mu? Konuşmadı. Konuşacak sözleri yoktu, onun için. İşte bu bakımdan ben 'Orada şehit edilen o 3 yaşında, 4 yaşındaki yavrumuzun kanını yerde bırakmayalım.' derken aynı zamanda sandıkta da bırakmayalım. Çok çalışacağız, koşacağız. Önümüzde kar var. Kar kış demeden koşacağız. Ve inşallah 2023 bunlar için bir son olacak. Benim buna imanım var. Benim buna inancım var." ifadelerini kullandı.

"Terör örgütüyle omuz omuza dolaşanlara inşallah 2023, bir ders yılı olacaktır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü kullanıyor, istismar ve tahrik ediyor diye kötü örneklere bakarak insani ve vicdani görevlerinden vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Ülkemizde misafir ettiğimiz çok büyük bir çoğunluğu kadın ve çocuktan oluşan mazlumları, mağdurları korumaya, yaşatmaya, geleceğe hazırlamaya devam edeceğiz. İşte particiklerden bir tanesi. Dün Gaziantep, oradan Karkamış'a geçmiş. Karkamış'ta kalkmış orada mülteci kardeşlerimizle ilgili birkaç laf etmeye kalkınca -tabii ferasetiyle konuşur benim halkım, benim milletim- 'Bugün bunun yeri değil, lütfen, bak Büyükşehir Belediye Başkanı dün buraya geldi, siz de bugün burada, lütfen siyaset yapmayın.' deyip kovdular ve o da gidip bir dükkana sığdı. Daha dur, bu iyi günleriniz, iyi günleriniz. Kadın ve çocuk katili bu terör örgütüyle omuz omuza, dirsek dirseğe dolaşanlara inşallah 2023, bir ders yılı olacaktır. Bunların riyakar tutumunu, muhataplarımızın yüzüne vurarak inşallah zafere hep beraber yürüyeceğiz. Sınırlarımızın ötesinde oluşturmakta olduğumuz güvenlik kuşağıyla aynı zamanda milyonlarca masum kadının ve çocuğun da hakkını müdafaa ediyoruz. İnşallah en kısa sürede bu kuşağı, batıdan doğuya tüm sınırlarımız boyunca tamamlayarak hem kendi vatandaşlarımızın hem oralarda yaşayan insanların geleceklerine güvenle bakabilmelerini sağlayacağız. Hiç endişeniz olmasın."

Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'nün, Türkiye'deki ve dünyadaki tüm kadınlar için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, gelecek yıl için belirledikleri faaliyet planını çok daha fazlasıyla hayata geçirme kararlılığında olduklarını vurguladı.

"Önümüzdeki yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapacak olanlar güçlü aileler olacak"

Bakan Derya Yanık ise konuşmasında şiddet olgusunun kişilerin hayat kalitelerini büyük ölçüde zedeleyen, yöneldiği kişi ve gruba zarar veren sosyal sorunların başında geldiğini, dünyada her yıl yaklaşık 1,5 milyon insanın şiddet sebebiyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Şiddetin yaş, milliyet, eğitim ve kültürel değerleri gözetmeksizin hemen her ülkede yoğun olarak yöneldiği kesimlerden birinin ise kadınlar olduğunu dile getiren Yanık, "Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünyada her üç kadından biri hayatının herhangi bir döneminde şiddete maruz kalıyor. Bu haliyle kadına yönelik şiddet küresel bir sorundur ve temel insan haklarının ve özgürlüklerinin ihlalidir. Kadına yönelik şiddeti diğer şiddet türlerinden ayıran en önemli fark, kadınlar ve erkekler arasındaki eşit olmayan güç ilişkilerinin sonucu olarak ortaya çıkmasıdır." ifadelerini kullandı.

Yanık, kadına yönelik şiddetin en başta ailenin düşmanı olduğunu, aile içi şiddetten en çok etkilenenlerin ise çocuklar olduğunu vurguladı.

Kendilerine düşen görevin zarar gören herkesi korumak olduğunu belirten Yanık, 25 Kasım'ın kadına yönelik şiddetle mücadeleyi kamuoyunda daha görünür kılmak üzere tarihe not düşülen anlamlı bir gün olduğunu, şiddetle mücadeleyi bir güne indirgemediklerini, şiddet vakaları bitene kadar mücadele edeceklerini kaydetti.

Bakanlık olarak aile odaklı çalışmalar yürüttüklerini aktaran Yanık, "Hangi aile? Nasıl bir aile istiyoruz? İçinde her türlü şiddetin, haksızlıkların ve istismarın yaşandığı bir aile mi? Yoksa sağlıklı, mutlu, huzurlu üyeleri olan, birbirlerini tamamlayan kişilerden oluşan bir aile mi? Elbette kastettiğimiz sağlıklı ve mutlu bireylerden oluşan güçlü aileler. Çünkü biz, güçlü ailelerin güvenli toplumları oluşturacağına inanıyoruz. Yine inanıyoruz ki önümüzdeki yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapacak olanlar da bu güçlü aileler olacaktır." diye konuştu.

AK Parti hükümetleri olarak 2002'den bu güne Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir vizyonu ortaya koyduklarını ifade eden Yanık, 2006'da yayınlanan "Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler" başlıklı genelgeyle toplumun adalet duygusunu sarsan "töre ve namus cinayeti" kavramını gündemden çıkardıklarını bildirdi.

"Önümüzdeki dönemde 7 Şiddet Önleme ve İzleme Merkezini açacağız"

Bakan Derya Yanık, 2012'de çıkarılan 6284 Sayılı Kanun'un, ailenin korunmasına ve kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair hukuki zeminin güçlendirilmesi yönünde kararlı bir adım olduğuna işaret ederek, 27 Mayıs'ta Türk Ceza Kanunu'nda yapılan değişikliklerle de kamuoyunun kravat indirimi olarak bildiği takdiri indirim nedenlerinin ortadan kalktığını, kadına karşı işlenen suçlara karşı cezaların ağırlaştırıcı sebep sayıldığını anlattı.

2021-2025 dönemini kapsayan 4. Ulusal Eylem Planı çerçevesinde "Toplumsal Farkındalık", "Koruyucu Önleyici Hizmetler", "Politika ve Koordinasyon", "Adalete Erişim ve Mevzuat", "Veri ve İstatistik" olmak üzere 5 ana hedeflerinin olduğunu kaydeden Yanık, şöyle devam etti:

"Yeni dönemde de şiddetin öğrenilen bir davranış modeli olmasından hareketle 'Toplumsal Farkındalık' çalışmalarımızı anaokullarını da kapsayacak şekilde genişletiyoruz. Böylece erken yaşlardan itibaren şiddetin bir iletişim biçimi olmadığını öğretmeye ve bunun kalıcı bir biçimde yerleşmesini sağlamaya çalışacağız. Öte yandan şiddeti vuku bulmadan önlemek amacıyla 'Koruyucu ve Önleyici Hizmetler'e ağırlık veriyoruz. Bu kapsamda Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimizin sayısını 82'ye yükselttik. Önümüzdeki dönemde 7 Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi'ni daha illerimizde açmış olacağız. İçişleri Bakanlığımız koordinasyonunda elektronik kelepçe kapasite sayısını yüzde 50 oranında artırdık. KADES uygulamasını indiren kadın sayısı 4 milyonu aştı."

Yanık, şiddetin etkilerini azaltma ve mağduru güçlendirme çalışmalarının yanında faile yönelik rehabilitasyon ve eğitim süreçlerini de bu dönemde yaygınlaştıracaklarını vurguladı.

 "Adli süreçte kadınların haklarını aktif kullanmalarını kolaylaştırıcı tedbirler alınacak"

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, şiddete sıfır tolerans anlayışının tüm plan, program ve politikalarda yer almasını temin etmek üzere tüm paydaşlarıyla güçlü bir koordinasyon sağlayacaklarına dikkati çekti.

Yeni dönemde "Adalete Erişim ve Mevzuat" hedefi kapsamında adli süreçlerde kadınların haklarını daha aktif kullanmaları için kolaylaştırıcı tedbirler alınacağını belirten Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:

"6284 sayılı yasanın etkin uygulanması ve uygulamadaki sorunların giderilmesine öncelik vereceğiz. Kadına yönelik siber şiddetle mücadele ve internetin güvenli kullanımına yönelik özel içerikler hazırlayacağız. Akademik çalışmaları ve saha çalışmalarını kesintisiz devam ettireceğiz. Şiddeti önlemek üzere oluşturacağımız politikaları sahadaki tespitlerimiz doğrultusunda planlayacağız. Mağdura, şiddetin bir kader olmadığını, faile ise sorunların şiddet uygulanarak çözülemeyeceğini öğretmeye kararlıyız. Şiddete hep birlikte dur diyeceğiz. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak, kadınların hak, fırsat ve imkânlardan adil olarak yararlanmaları, her türlü ayrımcılık ve şiddetten korunmaları, karar mekanizmalarında daha etkin rol almaları için kapsamlı çalışmalarımıza çok boyutlu olarak devam edeceğiz. Kadın, çocuk, engelli, yaşlı, mağdur ve mazlum, herkesin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir dünya inşa etmeyi asli vazifemiz sayıyoruz. Sadece kendi sınırlarımız içinde değil yüksek insani gelişmişlik düzeyinin tüm dünyayı sarmalaması için gayret gösteriyoruz."

Kadına yönelik şiddeti önlemede attıkları her adımı sağlıklı bir toplum ve gelecek tasavvurunun bir zorunluluğu olarak gördüklerini söyleyen Yanık, mücadeledeki katkılarından dolayı Adalet, İçişleri, Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıkları ile Diyanet İşleri Başkanlığına teşekkür etti.

Bakan Yanık, konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'a hediye takdim etti.

Programda şiddet mağduru kadınların kısa hikayeleri ve "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2023 Faaliyet Planı" tanıtım filmi izletildi.


Ankara,Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
KAYNAK: BELEDİYE365

Cuma 21.1 ° / 7.4 °
Cumartesi 18.2 ° / 3 °
Pazar 6.8 ° / 2.9 °