Eğitim Bir Sen Antalya Şube Başkanı Eyüp Bülent Miran, İnsan Hakları Beyannamesi’nin kalıcı, etkili, önleyici yasal ve ahlaki değer olarak yaşanır kılınamadığını belirterek, hak ihlallerinin dayanılmaz boyutlarda kitlesel yıkım ve kıyımlarla sistemleştirilip, adeta politik baskı araç ve yöntemine dönüştürüldüğünü kaydetti.
Miran, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ne yönelik bir açıklamada bulundu. Miran, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile insan haklarının kurumsallaşması yolunda önemli bir adım atıldığını ancak gelinen noktada hak ihlallerinin dayanılmaz boyutlarda kitlesel yıkım ve kıyımlarla sistemleştirilip, adeta politik baskı araç ve yöntemine dönüştürüldüğünü söyledi.
"Savaş ve terör kaynaklı mağduriyetler yaşanıyor"
Miran, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin insan haklarının korunması adına 74 yıldır hukuki bir metin olarak kabul edilmesine rağmen, ne yazık ki kalıcı, etkili, önleyici yasal ve ahlaki değer olarak yaşanır kılınamadığını belirtti. Miran, “Bugün dünyanın birçok coğrafyasında evrensel beyannamenin kabulünü zorunlu kılan ihlal ortamını aratmayacak yaygınlık ve yoğunlukta insan haklarına ve değerlerine karşı korkunç saldırılar, işkence ve zulümler devam etmektedir. Yüz milyonlarca insan savaş ve terör kaynaklı mağduriyetler yaşamaktadır. Artarak devam eden kitlesel kıyım ve katliamlar, toplu ilticalar, insan kaçakçılığı, salgın hastalıklar, açlık ve bütün bunların yol açtığı küresel insanlık trajedileri, gündelik hayatın sıradan ve normal olayları gibi kanıksanır olmuştur. İnsanın temel hakları korunmadan insanlık onuru ayakta tutulamaz” dedi.
"Sefaletin sebebi emperyalist politikalar"
Günümüzde hak ihlallerinin dayanılmaz boyutlarda kitlesel yıkım ve kıyımlarla sistemleştirilip politik baskı araç ve yöntemine dönüştürüldüğünün altını çizen Miran sözlerini şöyle sürdürdü:
“Esasen insanlık barışının çökmesiyle yaşanan bütün bu sıkıntı ve sefaletin ana sebebi, doymak, tatmin olmak bilmeyen kapitalizmin işgale, talan ve sömürüye dayalı emperyalist politikalarıdır. Ne hazin ve acıdır ki, başta BM olmak üzere kimi sözde insan hakları örgütlerinin, hak ihlalleri karşısında insanlık vicdanı adına cesur bir tepki bile veremeyecek ölçüde işlevsiz kalmaları, mazlum ve mağdurların umudunu zayıflatmakta, zalime imkan, zaman, güç ve cesaret kazandırmaktadır. Başta devletler olmak üzere kuruluşların, özellikle de medya ve iletişim mecralarının, yazarların, gazetecilerin, insan haklarını kayıtsız şartsız, çifte standartsız, samimiyetle başat değer olarak koruyup canlandırmaları insan soyunun varoluşsal mecburiyeti haline gelmiştir.”
Eğitim-Bir-Sen olarak 30 yıldır hak ve özgürlük mücadelesinin en güzel örneklerini verdiklerini hatırlatan Başkan Eyüp Bülent Miran, hak adına haksızlığa ortak olmadıklarını, istismar, ayrımcılık, sömürü, şiddet, açlık, sürgün, iltica gibi, insan varlığına ve onuruna yakışmayan hak ihlallerinin olmadığı adil, huzurlu bir dünya özlemi duyduklarını sözlerine ekledi.