Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, devlet olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politika haline getirdiklerini belirterek, "Bazıları bakanlığımızın adındaki aile kavramını öne sürerek, kadınlar için yaptığımız hizmetleri unutturmaya ve gölgelemeye çalışıyor." dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın katılımıyla Haliç Üniversitesi Konferans Salonu'nda "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" dolayısıyla program düzenlendi. Programda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4.Ulusal Eylem Planı kapsamında uygulanacak 2024 yılı Faaliyet Planı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 24 yıl önce kabul edilen bu günün, ülkede de her 25 Kasım günü çok sayıda etkinlikle idrak edildiğini söyledi.
Amaçlarının erkeği ve kadınıyla milletin her bir ferdinin kendi hayatında ve toplumda kadına yönelik şiddet konusunda bilinç sahibi olması olduğunu kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin bu hususta eskisiyle mukayese edilemeyecek derecede ileri bir seviyeye ulaştığını vurguladı.
Erdoğan, her ne kadar medya ve sosyal medya üzerinden yürütülen kasıtlı kampanyalarla bu başarıyı gölgelemek isteyenler varsa da bilhassa kadınların hakikati gayet iyi bildiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Devlet olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız haline getirdik. Bu amaçla 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızı kurduk. Bakanlığımızın her çalışmasını yakından takip ederek, destekleyerek, samimiyetle sahiplenerek, hatta gerektiğinde mücadeleye bilfiil katılarak kadınların yanında yer aldığımızı gösterdik. Bazıları bakanlığımızın adındaki aile kavramını öne sürerek, kadınlar için yaptığımız hizmetleri unutturmaya ve gölgelemeye çalışıyor." ifadelerini kullandı.
Ailenin kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla, yaşlısıyla, toplumu oluşturan o devasa yapının kilit taşı olduğunu ifade eden Erdoğan, "Aile olmadan sadece birey olarak insanın varlığı eksik kalır. Ülkemizde aile kurumumuza yönelik saldırıların, kadınların haklarını savunmakla hiçbir ilgisinin olmadığının hepimiz farkındayız. Bu tür saldırıların gerisinde aileden başlayarak milli bünyemizi çökerterek, milletimizi var eden hasletleri ortadan kaldırma gayesi vardır. Huzurlu, güvenli, üyelerinin birbirine saygı duyduğu bir aile aynı zamanda kadına yönelik şiddete karşı en muhkem kalemizdir." diye konuştu.
"Aileye sahip çıkarak kadınların tüm haklarının da korunmasını sağlamayı amaçlıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadına veya çocuğa yönelik şiddetin olduğu bir birlikteliğin her şeyden önce aile kavramının ruhuna ve özüne ters olduğunun ortada olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Soruyorum sizlere; kadının şiddet gördüğü bir beraberliği temelinde karşılıklı şefkatin, merhametin ve hürmetin olduğu aile kavramıyla tanımlayabilir miyiz? Çocuğun fiziki veya psikolojik şiddete maruz kaldığı bir yapının sağlıklı bir aile olduğunu kim iddia edebilir? Bunu kim söyleyebilir? Biz kadına yönelik şiddetle mücadeleyi aileyi yüceltme ve güçlendirme mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Yani aileye sahip çıkarak şiddet meselesi başta olmak üzere kadınların tüm haklarının da korunmasını sağlamayı amaçlıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan başlayarak, Başbakanlığımız ve Cumhurbaşkanlığımız dönemindeki icraatlarımızla bu doğrultuda önemli bir dönüşümü gerçekleştirdiğimize inanıyorum."
Bugünkü toplantının konusu olan kadına yönelik şiddetle mücadele 2024 yılı faaliyet planının bu dönüşümlerin sadece bir örneği olduğunu belirten Erdoğan, son 21 yıl içinde sayması saatler alacak nice reformu ve düzenlemeyi kararlılıkla hayata geçirdiklerini aktardı.
Erdoğan, ülkede kadına yönelik şiddetle mücadelede en büyük devrimi 2012 yılında çıkarılan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu'yla yaptıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, marjinal grupların ve sapkın akımların istismar malzemesi haline gelen İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin, kadınların hakları ve onlara yönelik şiddetle mücadeleye en küçük bir olumsuz etkisinin olmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda belli çevreler tarafından yürütülen tezviratın hiçbir temelinin ve dayanağının olmadığını vurgulayarak, "Çünkü mücadelenin asıl somut araçları, 6284 sayılı Kanun başta olmak üzere hukukumuza derç ettiğimiz mevzuat ile zihinlerde gerçekleştirdiğimiz dönüşümdür. Bu kanun, kadın hakları ve ailenin korunması açısından spekülasyonlara kurban edilemeyecek kadar mühim bir kazanımdır. Bu kazanımların örselenmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz." ifadesini kullandı.
Kanunun mahiyetinde ve uygulanmasında sorunlar varsa çözecek, eksikler varsa giderecek, daha da güçlendirilmesi gereken unsurlar varsa gereğini mutlaka yapacaklarını kaydeden Erdoğan, bu amaçla mevzuatı sürekli geliştirip yenilediklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu çerçevede 2006 yılında yayımladığımız çocuk ve kadınlara yönelik şiddete ve cinayetlere karşı alınacak tedbirlerle ilgili genelgeyi, bugün yayımladığımız yeni bir genelgeyle güncelledik. Yeni genelgemizle kurduğumuz Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Kurulunun, Türkiye Yüzyılı'na yakışır faaliyetler yürüteceğine inanıyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, bugün kamuoyuyla paylaştıkları 2024 Yılı Faaliyet Planı'nın, ilgili bakanlıkların ve kurumların katkılarıyla hazırlandığını aktardı.
Son faaliyet planının, adalete erişim ve mevzuat, politika ve koordinasyon, koruyucu ve önleyici hizmetler, toplumsal farkındalık, veri ve istatistik başlıklarında 5 ana hedef üzerine inşa edildiğini belirten Erdoğan, "Bu plan, 66 alt hedefi ve 218 faaliyet başlığıyla kadına yönelik şiddet konusundaki güçlü irademizin somut bir ifadesidir." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, planın detayları ve yapılacak faaliyetler hakkında salonda izlenen videoyu anımsatarak, "İnşallah planda belirlenen hususların etkin ve kuşatıcı bir şekilde hayata geçirilmesini sağlayacağız. Ülkemizin 81 vilayetinin tamamında faaliyet gösteren kadın konukevleri, ŞÖNİM'ler ve Sosyal Hizmet Merkezleriyle, şiddete maruz kalan kadınları devlet güvencesi altına alıyoruz." bilgisini paylaştı.
"Kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans ilkesinin altyapısını oluşturduk"
Kamu görevlileri ve vatandaşlardan oluşan 4 milyonun üzerinde kişiye verilen eğitimler ve seminerlerle "Kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans" ilkesinin altyapısını oluşturduklarını vurgulayan Erdoğan, şiddetsiz bir Türkiye Yüzyılı için yürüttükleri çalışmaları kesintisiz bir şekilde sürdürdüklerini kaydetti.
Siyaset yolculuğunun her safhasını kadınlarla birlikte yürüyen bir kardeşleri olarak bugünlere siyaset mühendislikleriyle değil, onların hayır dualarıyla geldiğini anlatan Erdoğan, "Ülkemizin ve milletimizin hayrına hangi mücadeleye girdiysek kadınların desteğini daima yanımızda bulduk. Hayatımıza kastetmeye varan hain saldırıları siz kadınların desteğiyle püskürttük. Biliyorsunuz, 15 Temmuz menfur darbe girişiminde hayatları pahasına darbecilere direnen, tanklara, uçaklara, ölüm kusan silahlara meydan okuyan milyonların en ön safında kadınlar vardı." sözlerini sarf etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türk demokrasisini 28 Şubat karanlığından çıkartıp, önce 2023 hedefleri, şimdi de Türkiye Yüzyılı aydınlığına çıkartanlar yine kadınlardır, Aybüke öğretmenlerdir." dedi.
"Diyarbakır Anneleri'ni yürekten selamlıyorum"
Kıyafetleri yüzünden okul kapılarından, üniversite amfilerinden, iş hayatından, kamudan dışlanmaya çalışılan kadınların mücadelesinin, Türk demokrasi tarihinin en önemli sayfalarından biri olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Diyarbakır'da tuttukları evlat nöbetiyle terör örgütüne kabuslar yaşatan kadınların hakkını asla ödeyemeyiz. Buradan bir kez daha bölücü terör örgütünün kanlı, kirli ve kalleş yüzünü direnişleriyle deşifre eden Diyarbakır Anneleri'ni yürekten selamlıyorum." diye konuştu.
Evinde, fabrikada, tarlada, kendi işinin başında, alın teriyle, emeğiyle fedakarca destan yazan kadınların başarılarıyla gurur duyduklarının belirten Erdoğan, "Maruz kaldıkları tüm ayrımcılıkların üstesinden gelerek hayatın her alanında isimlerini tarihe altın harflerle yazdıran kadınların her birini huzurlarınızda tebrik ediyorum." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların bireysel özgürlüklerinden siyasi ve sosyal alandaki varlıklarına kadar her konuda gösterdikleri gayreti, bir lütuf veya imtiyaz değil, "hak mücadelesi" olarak gördüklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"Bizim gönül ve fikir dünyamızda kadın ve erkek, Allah'ın kulu olmakla da vatandaş olmakla da eşittir, biri diğerinden üstün değildir. Üstünlük gayrettedir, üretkenliktedir, ilimdedir, ahlaktadır, takvadadır, merhamettedir, erdemli olmaktadır. Bu anlayışla cinsiyetinin ötesinde insan sıfatıyla sahip olduğu hakları için çile çeken, mücadele veren, adeta canını dişine takan kadınların hep yanında yer aldık, almayı da sürdürüyoruz."
Her konuda olduğu gibi bu hususta da eksiklikler ve aksaklıklar olabileceğine işaret eden Erdoğan, "Bunların hepsi zaman içinde çözülebilir, düzeltilebilir, telafi edilebilir meselelerdir. Önemli olan hak mücadelesindeki samimiyettir. Kadınların hak taleplerinde onlara verdiğimiz destekte samimi olduğumuz için bugünlere geldik." düşüncesini dile getirdi.
"Anadolu ihtilalini kadınlarla birlikte başlattık"
3 Kasım seçimleriyle "Anadolu ihtilalini" kadınlarla birlikte başlattıklarını vurgulayan Erdoğan, kadınlara hitaben sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türk demokrasisini vesayetin karanlığından sizlerle birlikte çıkardık. Milletimizin iradesine vurulan prangaları sizlerle birlikte parçaladık. Terör örgütlerinin hain emellerini birlikte hüsrana uğrattık. Önümüze konan irili ufaklı bütün engelleri sizlerle birlikte aştık. Ne kadar çetin olursa olsun tüm zorlukların üstesinden sizlerle birlikte geldik. Hak ve hürriyetlerimize yönelik saldırıları birlikte savuşturduk. Türkiye'nin hedefleri doğrultusunda yürümesini sizlerle birlikte sağladık. Türkiye'nin son 21 yılda her alanda yazdığı başarı hikayesinin kahramanı, toplumumuzun diğer kesimleriyle birlikte hiç şüphesiz kadınlardır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede sürekli karamsarlık havası yayarak milleti zehirlemek, Türkiye'nin başarılarının üzerini örtmek, insanların umutlarını söndürmek, gençlerin hayallerine ket vurmak isteyen ve siyasetteki tek gayesi bu olan kötümser bir zihniyet olduğunu söyledi.
"Bu kafanın her konu gibi kadınların kazanımları hususunda da gerçeği ters yüz etmenin, pireyi deve yapmanın" peşinde olduğunu dile getiren Erdoğan, "Türkiye'nin 21 yılda nereden nereye geldiğini kabul etmek istemeyenlerin iflahının mümkün olmadığını, pek çok hadisede yakinen tecrübe ettik. Eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşan bu kesimin amacı, demokratik yarışla ülke yönetimine gelmek değil, darbe ve vesayet yoluyla sorumsuz yetkili olarak keyiflerince hareket etmektir." diye konuştu.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu uğurda şimdiye kadar her şeyi yaptılar, her yolu denediler, her türlü omurgasızlığı, ilkesizliği sergilediler. Hatta ellerinde, yine söylüyorum, şehit öğretmenimiz Aybüke Yalçın'ın, merhum Ayşenur Kalkan'ın, evlatlarını korumak için bombaların üzerine atlayan Hatice Belgin'in ve daha nice kadın kahramanımızın kanı onların ellerinde, ciğerlerinde kalmıştır. Oysa bu ülkede eli öpülecek kadın aranıyorsa, böyle bir saygıya layık olanlar herkesten önce vatanımız için canlarını ortaya koyan şehitlerimizin yiğit analarıdır, eşleridir, başımızın tacı öğretmenlerimizdir. 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarıyla darbecilere direnen demokrasi neferleridir."
"Yürütülen istismar faaliyetleri artık taban tutamıyor”
"Bizim insanımız, basiret ve ferasetiyle temayüz etmiş bir millettir" diyen Erdoğan, milletin kimin samimi olduğunu, kimin de meseleleri istismar ettiğini çok iyi gördüğünü söyledi.
Erdoğan, milletin vicdan ve fikir terazisinde bunun değerlendirmesini çok iyi yaptığını belirterek, "Hamdolsun, milletimizin her bir ferdi gibi kadınlar da hakikatlerin farkında olduğu için yürütülen istismar faaliyetleri artık taban tutamıyor. Tüm hayatları kendileri gibi düşünmeyenleri ve davranmayanları yaşam biçimleri üzerinden tahkir etmekle geçenlerin yaşam tarzı yaygaraları komiktir. Hatta daha ötesi trajikomiktir." dedi.
Hiç uzağa gitmeden, Gazze'deki insani dramın bunun en çarpıcı örneği olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Farklı siyasi görüşten, inançtan, kökenden vatandaşlarımızın neredeyse tamamının ortaklaştığı bir meselede dahi bunlar sınıfta kaldılar. İstisnaları bir tarafa bırakırsak, bu çevrelerin haftalardır Gazze'de alçakça katledilen binlerce çocuk ve kadın için tek kelime ettikleri vaki değildir. Buna karşılık doğruluğu şüpheli kimi örnekler üzerinden zalimleri ve onların aparatlarını desteklemeyi maharet sayıyorlar." ifadelerini kullandı.
"Her alanda ülkemizi hak ettiği yere getirmeye devam edeceğiz"
Erdoğan, Türkiye'nin demokrasisine, hukukuna, kalkınmasına, istiklal ve istikbal mücadelesine bu kadar büyük darbeler vuran bu zihniyetin yol açtığı ağır maliyeti senelerce geri kalmışlık, faşist baskılar, zulüm olarak ödediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Kalkınma ve demokrasi yolculuğuna beraber başladığımız ülkeler ilerlerken, sırf birilerinin ideolojik bağnazlıklarından dolayı Türkiye on yıllar boyunca kılık kıyafetle, okumak isteyen kadınların başörtüsüyle uğraştı. Lafa gelince kültürden, sanattan, ilerlemeden, bilimden bahsedenler, kızlarımızı kazandıkları üniversitelerin kapısından içeriye dahi sokmadılar. Kılık kıyafet özgürlüğünün iptali için Anayasa Mahkemesine koşanlar, başörtüsüne 'bir metrekarelik bez parçası' diyerek hareket edenler yine bu faşist zihniyetin mensuplarıydı."
İleri demokrasiyi, insan hak ve hürriyetlerini, her alanda güçlü ekonomiyi millete ve Türkiye'ye çok gördüklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Üreten, ihracat yapan, her alanda tam bağımsızlık yolunda emin adımlarla ilerleyen bir Türkiye gerçeğinden rahatsız oldular. Ülkemizin bir daha böyle felaketlerle karşılaşmaması için yönetim sistemi değişikliği dahil demokratik bir sistem içinde yapılabilecek her şeyi yaptık. Aynı şekilde gelenek göreneklerimizin arkasına saklanarak kadınları ezen, onları hor hakir gören taassupla da kararlı bir mücadele yürüttük. Önümüzdeki dönemde de reformlarımızı sürdürerek, ihtiyaç duyulan her alanda ülkemizi hak ettiği yere getirmeye devam edeceğiz."
"Bundan sonra da kadınların hak ve hukuk mücadelesinde yanlarında yer alacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede kadınların taleplerine de önceliklerinin en başında yer verdiklerini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Kadını dışlayan bir ülke de bir siyaset de bir program da sahip olduğu insan zenginliğinin yarısından vazgeçmiş demektir. Ne tarihimiz, ne medeniyetimiz, ne kültürümüz, ne gelenek göreneklerimiz böyle bir savrukluğa ve adaletsizliğe cevap verir. Biz bu anlayışla ne diyoruz Türkiye Yüzyılı, kadınların yüzyılı olacaktır. İnşallah 21 yılda verdiğimiz her imtihan gibi 'Türkiye Yüzyılı' vizyonumuzu da hayata geçirecek, bu zaferin sevincini kadınlarla birlikte kutlayacağız. Kadını, erkeği, genci ve yaşlısıyla tam bir dayanışma içinde mücadele ederek, Allah'ın izniyle şiddetsiz bir Türkiye'yi sizlerle birlikte inşa edeceğiz."
"Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2024 Yılı Faaliyet Planı"nı, bu doğrultuda atılmış çok kıymetli bir adım olarak gördüğünü ifade eden Erdoğan, "Planın titizlikle uygulanması noktasında, devletimizin tüm kurumlarıyla birlikte sivil toplum kuruluşlarımızın ve milletimizin her bir ferdinin gerekli hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak biz de planın başarısı için her türlü desteği vermekten geri durmayacağız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadınların hak ve hukuk mücadelesinde yanlarında yer alacağız." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin kalkınmasında, güçlenmesinde, aydınlık yarınların müjdecisi olan Türkiye Yüzyılı'nın inşasına yaptıkları katkılar için kadınlara teşekkür ederek, faaliyet planının hayırlı olmasını diledi.
“ Kadın güçlenirse aile de güçlenir, yeni nesiller daha sağlıklı ortamlarda yetişir”
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş ise konuşmasında, Gazze'de tarihte eşi benzeri görülmemiş bir ablukaya, katliama maruz kalan, her şeye rağmen ölüme meydan okuyan, insanlığın onuru, izzeti ve şerefi olan tüm kadınlarla çocukları selamladığı söyleyen Göktaş, İsrail yönetiminin kadın, çocuk, yaşlı demeden bütün sivillere yönelttiği şiddeti tüm kalbiyle kınadığını ifade etti.
Göktaş, Türkiye'nin hem kültürü hem de siyasi odaklı insan anlayışıyla güçlü bir millet olduğunu belirterek, "Biz kadınlara haklarını teslim etmeyi bir lütuf değil, kutsal bir vazife addederiz. Kadın güçlenirse aile de güçlenir, yeni nesiller daha sağlıklı ortamlarda yetişir. Kadının eğitimden istihdama her alana dahil olması ülke kalkınmasına katkıda bulunabileceği gibi gelecek vizyonumuzu da güçlendirir." dedi.
Bu kalkınmanın en büyük düşmanının şiddet olduğunu vurgulayan Göktaş, şiddetin her yerden kökünün kazınması gereken habis bir illet olduğunu dile getirdi.
Göktaş, insan hayatına kasteden şiddetin, ona maruz kalan ya da şahit olan tüm kesimlerde yıkıcı izler bıraktığını vurgulayarak, "Şiddet çocuklarımızın masum ve güzel dünyalarını tarumar eder. Telafisi güç derin izler bırakır. Tüm bu acılar aslında bize tek bir şey anlatıyor; şiddet, hepimizin topyekun mücadele etmesi gereken, siyaset üstü insani bir meseledir. Bizim için tek bir vaka bile çok fazla vakadır. Bir vakaya dahi tahammülümüz yoktur." diye konuştu.
"Şiddetle mücadelen sıfır tolerans ilkesiyle kararlılıkla devam edecek"
Kadınları yaşamdan koparan şiddeti kökünden çözmek için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde gerekli bütün adımları attıklarını dile getiren Göktaş, "Bugün yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile kadına yönelik şiddetle mücadeleyi çok yönlü ve bütüncül bir yaklaşımla ele alan düzenlemeleri hayata geçiriyoruz." dedi.
Bakan Göktaş, genelge ile Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Kurulunu tüm taraflarıyla aktif kılan, daha kapsayıcı bir şekilde yeniden yapılandırdıklarını, şiddet faillerinin hak ettikleri cezaları almaları ile ilgili hukuki süreçleri sıkı bir şekilde takip ettiklerini söyledi.
Bu konuda tavırlarının çok net olduğunu vurgulayan Göktaş, şiddetle mücadelenin sıfır tolerans ilkesiyle kararlılıkla devam edeceğini belirtti.
Göktaş, bu mücadelede öncelikle yasal altyapıyı güçlendirdiklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Aile içi şiddeti önlemeye yönelik 6284 Sayılı Kanunu'muzun özenle uygulanması için çok çaba sarf ettik. Kadın, çocuk ve aile bireylerinin maruz kaldığı, her türlü şiddet, istismar ve ihmal vakalarını 81 ildeki avukatlarımızla takip ediyor, mağdurlar için gereken tüm sosyal desteği sağlıyoruz. Tüm Türkiye'de kamu çalışanlarına, sivil toplum kuruluşlarına ve bütün paydaşlarımıza farkındalığı artırıcı eğitimler veriyoruz. Bu eğitimlerimizle şimdiye kadar 4 milyondan fazla kişiye ulaştık."
Medyaya yansıyan görüntülere dikkati çeken Göktaş, ekranda gösterilen her türlü şiddetin izleyicilerin algısını şekillendirip normalleştirme riski taşıdığını söyledi.
Göktaş, popüler kültür tarafından kadına çizilen "çaresiz" ve "kurban" gibi imajları da kadının onuruna yönelik bir şiddet olarak görüp bunu reddettiklerini dile getirdi.
Şiddetin bireyi kendisinden, ailesinden, toplumdan ve medeniyetten uzaklaştırdığını ifade eden Göktaş, "Bu önemli hususa hazırladığımız bir kamu spotuyla dikkat çekmek istiyoruz; 'Şiddet uzaklaştırır.' Bizi insan kılan ve yakınlaştıran ise sevgi, saygı ve merhamettir." diye konuştu.
"Kadının Güçlenmesi Programına ayırdığımız bütçeyi yüzde 165 oranında artırarak işe başladık"
Bakan Göktaş, şiddete karşı Ulusal Eylem Planları ile kapsayıcı çözüm önerileri getirdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2024 yılı için Kadının Güçlenmesi Programı'na ayırdığımız bütçeyi yüzde 165 oranında artırarak işe başladık. Şu an ülke genelindeki 82 Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimizle psikososyal destek ve rehberlik hizmeti veriyoruz. 2024 yılında Adana, Antalya, Bursa, İstanbul, İzmir, Konya ve Şanlıurfa'da yeni ŞÖNİM'leri hayata geçireceğiz. Ayrıca 410 sosyal hizmet merkezlerimiz içinde bulunan Şiddetle Mücadele İrtibat Noktası'yla kadınların sesine kulak veriyor, hiç vakit kaybetmeden gereğini yerine getiriyoruz. 17'si ihtisaslaştırılmış 149 kadın konukevimizde şiddet mağduru kadınlara güvenli bir ortam sunuyor, mesleki eğitimlerle onları güçlendiriyor ve hayata yeniden ümitle başlamalarını sağlıyoruz."
Pek çok ülkede bulunmayan elektronik kelepçe uygulamasıyla, şiddet mağduru ile şiddet failini aynı anda takip ettiklerini belirten Göktaş, söz konusu takibi, İçişleri Bakanlığı bünyesinde bulunan GAMER aracılığı ile sağladıklarını anlattı.
Göktaş, 11 dilde kullanılabilen KADES uygulaması ile şiddet ihbarlarına daha hızlı ve daha etkili cevap verdiklerini, Alo 183 Sosyal Destek Hattı, WhatsApp ve BİP uygulamaları ile anlık danışmanlık hizmeti sağladıklarını söyledi.
Kadınların haklarının korunmasının, refahının artırılmasının, tüm alanlarda eşit fırsat ve imkanlara sahip olmasının, güçlü toplum hedefinin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu söyleyen Göktaş, bu sebeple kız çocuklarının ve kadınların eğitim ile istihdam olanaklarını artırdıklarını dile getirdi.
Bakan Göktaş, kadınların tüm karar mekanizmalarında yer almasını sağlayacak düzenlemeler yaptıklarını ifade ederek, "Hayatın hangi alanında olursa olsun kadınların şiddetle karşı karşıya kalması, hukuken, vicdanen ve de ahlaken asla kabul edilemez. Kadına yönelik her türlü ayrımcılığı, şiddeti ve istismarı tamamen ortadan kaldırmak bizim birincil hedefimizdir. 'Güçlü kadın, güçlü aile ve güçlü Türkiye'yi inşa etmeyi sürdüreceğiz." diye konuştu.
Kadınlara seslenerek konuşmasını tamamlayan Göktaş, "Hiçbir zaman yalnız, çaresiz ve güçsüz değilsiniz. Biz, her daim yanınızdayız." ifadelerini kullandı.
Antakya Medeniyetler Korosu'nun müzik dinletisiyle başlayan programda, katılımcılara, şiddet mağduru kadınların başarı hikayelerinin yer aldığı kısa film izletildi.
Bakan Göktaş, programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Osmanlı devleti döneminden devlet arşivlerimize giren; 1851'de Enderun-ı Hümayun Hazinesi Kethüdasının adamlarından Seyyid Halil'in hanımına uygunsuz sözler söyleyen Ürgüp Kazası'na bağlı Tamsa Köyü sakinlerinden İbişoğlu İbrahim hakkında gereken yasal işlemin yapılması yönünde Niğde Kaymakamlığına verilen dilekçe ve karar suretinin orjinal replikasının yer aldığı tabloyu hediye etti.
Program, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekilerin hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi.