Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Fen Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Arif Kıvrak, sera gazları ve iklim değişikliğini anlattı.
Günümüzün en büyük probleminin sera gazları ve küresel ısınma olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kıvrak, “Mevcut durumda atmosferde bulunan gazlarımız ortalama sıcaklığın 15 derecede sabit kalmasını sağlamaktadır. Eğer atmosferde sera gazı dediğimiz karbondioksit, metan ve diğer gazlar olmamış olsaydı şu anda ortalama sıcaklık -18 derecelere kadar düşmüş olurdu. 18. yüzyılda 240 ppm seviyelerinde olan karbondioksit miktarı günümüzde 400 ppm seviyelerine çıkmıştır. Bu artışın sonucu olarak da küresel ısınma meydana gelmiştir” dedi.
“+1,5 derecenin altında küresel ısınmanın sağlanması çok önemlidir”
Küresel ısınmanın etkilerini seller, orman yangınları gibi afetlerle kendini gösterdiğini belirten Prof. Dr. Kıvrak 197 ülkenin katılımıyla imzalanan Paris İklim Anlaşması’nın önemini şöyle anlattı:
“Paris İklim Anlaşması’na göre 2020 yılından sonra sera gazı emisyon miktarının minimum seviyede kalması ve 2030 yılına kadar ortalama sıcaklık artışının +2 santigrat derecede kalması hedeflenmektedir. Yapılan çalışmalara göre karbondioksit emisyonunun aynı hızda artması durumunda 2060 yılında dünyadaki ortalama sıcaklık artışımız +4 santigrat derece olacaktır. Paris İklim Anlaşması’nı imzalayan ülkeler 2030 yılına kadar +2 veya +1,5 derecenin altında bir küresel ısınmayı hedeflemektedirler. +2 ve +1,5 santigrat derece kritik sıcaklıklardır bizim için. +1,5 derecede yüzde 100 oranında sel riski artarken +2 derecede bu sel riski oranı yüzde 170’lere kadar çıkmaktadır. +1,5 derecede orman yangını ihtimali yüzde 200’ken, +2 derecede bu risk yüzde 300’lere kadar çıkmaktadır. Bunun sonucu olarak meydana gelen kıtlıklardan dolayı insanların bulundukları bölgelerden diğer bölgelere hareket etmeleri +1,5 derecede 300 milyon civarındayken, +2 derecede 400 milyonu geçecektir. Bu nedenle +1,5 derecenin altında bir küresel ısınmada sabit kalmak geleceğimiz için kritik öneme sahiptir.”