Havaların soğumasıyla birlikte grip, nezle, solunum yolları enfeksiyon vakalarında artış olduğunu belirten Uzm. Dr. Can Özoğlu, uygun nem ve sıcaklıkta olmayan mekanların bu hastalıklara zemin hazırladığını söyledi. Aşırı sıcak ortamlarda havanın kuruduğunu kaydeden Uzm. Dr. Özoğlu, “Düşük nem, bağışıklık sistemimizi olumsuz etkiliyor. Bu da daha kolay hastalanmamıza neden oluyor” dedi.
Kent Sağlık Grubuna bağlı Kent Bayraklı Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Can Özoğlu, sanıldığının aksine insanı soğuk havaların değil ani sıcaklık değişimlerinin hasta ettiğini söyledi. Özellikle küçük çocuk ve bebeklerin olduğu evlerde oda sıcaklıklarını yüksek tutma eğiliminin olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Özoğlu, “Ancak bu eğilim sıcaklık artışı ile birlikte nem oranının düşmesine neden olmaktadır. Araştırmalar, düşük nemin, bağışıklık sistemimizi üç şekilde olumsuz etkilediğini göstermiştir. Birincisi, hava yollarımızı temizlemekle görevli küçük tüy benzeri yapılar olan siliyaların çalışmasını yavaşlatır. İkincisi, herhangi bir enfeksiyon nedeniyle zarar gören akciğerlerdeki hücrelerin kendilerini onarma yeteneklerini engeller. Son olarak da, düşük nem, enfekte olmuş hücreler tarafından salgılanan ve bir koruyucu protein olan interferonların, komşu hücreleri uyarmamalarına ve böylece enfeksiyonun yayılmasına karşı mücadele etmemelerine neden olur” diye konuştu.
“Düşük nem virüsler için çok elverişli bir ortam”
Pediatrist Özoğlu, bu durumun bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğini, kuruyan havanın (düşük nem) ise virüsler için çok elverişli bir ortam hazırladığını söyledi. Havaların soğumaya başladığı bu günlerde kapalı ortamlarda daha çok vakit geçirildiğini kaydeden Özoğlu, iyi havalandırılmayan, uygun nem ve sıcaklıkta olmayan kapalı mekanların hastalıkların da artmasına zemin hazırladığını vurguladı. Uzm. Dr. Özoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fazla sıcak tutulan ortamlardan dışarıya soğuğa çıkıldığında yaşanan sıcaklık farklılıkları hasta olma nedeni. Hastalığın bulaşmasında bir önemli faktör de kapalı ortamın nem oranı. Şöyle ki; hastayken öksürdüğümüzde ağız ve burnumuzdan dışarıya bazı parçacıklar çıkar. Nemli havada bu parçacıklar göreceli olarak büyük kalmaya devam eder ve yere düşer. Fakat kuru havada daha küçük parçalara ayrılırlar. Bu şekilde havada saatlerce, hatta günlerce asılı kalabilirler. Bu da hastalık bulaşma riskinin artması demektir. Nem oranının çok yüksek olması da başka olumsuzluklara yol açar. Araştırmalar oda sıcaklıklarında nem oranı yüzde 60’ları bulduğunda bulaşıcılığın ikinci bir artış gösterdiğini söylüyor. Nem daha da arttığında küf yani mantar oluşumu da artıyor. Ayrıca büyük parçacıklı virüsler aşırı nemde kapalı ortamdaki yüzeylere yapışarak direkt temas nedenli bulaşmayı artırıyor.”
“Nem oranı yüzde 40-55 olmalı”
Öte yandan Uzm. Dr. Özoğlu kapalı yaşam alanlarında olması gereken sıcaklık dereceleri ve nem oranlarıyla ilgili bilgi de verdi. Özoğlu, “Kapalı mekanlarda ideal nem oranı yüzde 40-55 aralığında olmalı. Dünya Sağlık Örgütü oturma odalarının 21 diğer odaların ise 18 derece sıcaklıklarda olmasını önermektedir. Yapılan bilimsel çalışmalar yatak odalarında 16-19 derecelik sıcaklıkların ideal olduğunu göstermektedir. Bu sıcaklıklarda ideal nem oranını sağlamak da daha kolay olacaktır. Yüksek derecedeki sıcaklıklarda kalorifer peteklerine ıslak havlu, su kabı koymak, ya da buhar makineleri kullanmak bir dereceye kadar faydalı olabilir. Ancak özellikle buhar makinelerinin sürekli kullanımı rutubet ve küf oluşumunu artırma riski taşır. Kapalı mekanlarda saat başı beşer dakikalık havalandırma uygulaması bulaşıcılığın azaltılmasında etkili bir yöntemdir. Bunun yanında mutlaka el yıkamanın da ihmal edilmemesi önem taşır” ifadelerini kullandı.