Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol’ un katılımıyla yaptığı açıklama ile 2023 yılında uygulanacak yeni asgari ücreti kamuoyuna duyurdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, asgari ücreti belirlerken hem geçmiş kayıpları telafi edecek, hem de gelecek yıla dair enflasyon öngörüsünü destekleyecek bir yaklaşım benimsediklerine vurgu yaparak, “Beklenmedik bir tabloyla karşılaşırsak, tıpkı geçen yıl olduğu gibi yine bir ara düzenleme yapmaktan da kaçınmayız. Ülkemizde her kesim gibi işçilerimizin, emekçilerimizin, çalışanlarımızın gelir ve refah seviyesini artırmış bir yönetim olarak bundan sonra da hiç kimsenin hakkının zayi olmasına meydan vermeyiz. Bu süreçte gerek değerli bakanıma, TİSK Başkanımıza bu süreci hassasiyetle sürdürdükleri için teşekkür ediyorum. 2023 yılında uygulanacak net asgari ücret için 8 bin 500 lira olarak mutabık kaldık” açıklamasını yaptı.
Asgari ücretin işverene yansıması olduğu gibi devlete de yansıması olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bütün bu yansımalarını düşünerek adım attık. Böylece asgari ücrette geçtiğimiz yılın Ocak ayına göre yüzde 94, Temmuz ayına göre yüzde 50 oranında artış sağlanmış, yıllık ortalama artış oranı yüzde 70’in üzerinde gerçekleşmiştir. Yeni asgari ücretin çalışanlarımız ve işverenlerimiz başta olmak üzere ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum” bilgilerini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecek yılın asgari ücretini belirlemek üzere çalışan ve işveren temsilcilerinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bilgin nezaretinde bir araya geldiklerini kaydederek, “Yapılan bir dizi toplantı sonunda çalışan ve işveren tarafları maalesef ortak bir rakam üzerinde anlaşamamışlardır. Hükümet olarak biz tüm tarafların tekliflerini ve gerekçelerini saygıyla karşılıyoruz. Elbette her kesim kendi öncelikleri, hassasiyetleri, çıkarları doğrultusunda bir tutum ortaya koyacaktır. Bize düşen görev, ülkemiz ve milletimiz için en doğru, en hakkaniyetli, en sürdürülebilir sonucun ortaya çıkmasını sağlamaktır. Ne emekçilerimizin haklarının yenmesine, ne de işverenlerimizin üzerine altından kalkamayacakları bir yükün bindirilerek istihdamın zarar görmesine rıza gösteririz. Meseleyi bu açıdan ele alarak taraflar arasında makul bir noktada uzlaşma sağlanabilmesi için samimi gayret sarf ettik” ifadelerini kullandı.
“Ülkemiz 34,7 Milyonluk İş Gücüne Karşılık 31,6 Milyonluk İstihdamla Tarihin En Yüksek Çalışan Rakamına Ulaşmıştır”
Geçmiş yıllarda da taraflar uzlaşmaya varamadığı zamanlarda hükümetçe sonuçlandırılan çok sayıda asgari ücret müzakeresi olduğunu anımsatan Erdoğan, “Açıklayacağımız asgari ücret rakamı ülkemizin genel ekonomik ve sosyal görünümüyle de uyumludur. Türkiye’de, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme gayretlerimizin en somut sonuçlarını çalışma hayatında aldığımız bir gerçektir. Bugün ülkemiz 34,7 milyonluk iş gücüne karşılık 31,6 milyonluk istihdamla tarihin en yüksek çalışan rakamına ulaşmıştır. Üstelik bu seviye kadınlarımızın iş gücüne katılımının rekor kırdığı bir dönemde yakalanmıştır. Küresel krizin gelişmiş ülkeleri dahi ciddi şekilde sarstığı bir süreçte, Türkiye’nin kalkınmasını artırarak sürdürmesi tüm dünyada ilgiyle takip edilmektedir. Ülkemizin elde ettiği her kazanımı 85 milyon vatandaşımızın tamamının hayat kalitesini yükseltmek için kullanıyoruz. Çalışma hayatında sosyal yardımlara, yatırımların teşvikinden sanayi ve tarım üretiminin desteklenmesine kadar her alanda bu gayretin izlerini ve neticelerini görmek mümkündür” diye konuştu.
“Hem Hakları Koruyan, Hem Dengeyi Gözeten Bir Yol İzliyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son haftalarda kamu görevlilerinin ek göstergeden, sözleşmelilerin kadroya geçilmesine kadar pek çok talebin çözüme kavuşturulduğuna vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2023 yılı asgari ücret rakamını belirlerken aynı yaklaşımla hareket ettiğimizden kimsenin şüphesi bulunmasın. Memur ve emekli maaşlarında yapılacak artış oranlarını da bu şekilde tespit edeceğiz. 2002 yılında, 184 lira olan asgari ücret, bizim dönemimizde nominal olarak 30 kat, reel olarak yüzde 142 oranında artmıştır. Geçmiş yılbaşında asgari ücrete o günlerin şartlarını dikkate alarak yüzde 50 oranında artış yaparak net 4 bin 253 liraya yükseltmiştik. Sadece bununla kalmamış, asgari ücretten alınan Gelir Vergisi ve Damga Vergisini de kaldırmıştık. Ayrıca, tüm gelirlerin asgari ücret kadar kısmını bu muafiyet kapsamına dahil etmiştik. Yıl içinde enflasyonda yaşanan yüksek artış bizi Temmuz ayında yeni bir düzenlemeyle asgari ücreti hatırlayalım 5 bin 500 liraya çıkarmaya yöneltmiştir. Böylece yıl içinde asgari ücrette ortalama yüzde 80 ve kümülatif yüzde 95 oranında artış sağlamıştık. Ülkemizi faiz, kur, enflasyon cenderesinden çıkarma mücadelemizin meyvelerini toplamaya başladığımız şu kritik dönemde hem hakları koruyan, hem dengeyi gözeten bir yol izliyoruz.”
“Açıklanan Rakam Sadece Asgari Ücretle Çalışanları Değil, Bütün Çalışanları Refahtan Pay Alacakları Yeni Bir Ücret Skalasına Onları Ulaştıracaktır”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ise, asgari ücretin Türkiye’de ücretlilerin yaklaşık yüzde 37’sini ilgilendirdiğini belirterek şunları kaydetti:
“Bütün ücretleri, ücret yapılarını düzenliyor. Asgari ücretin üzerindekiler kademe kademe asgari ücretin belirlenmesinden sonra yeniden ücretlerin ayarlandığı bir sürece giriyorlar. Bu demektir ki açıklanan rakam sadece asgari ücretle çalışanları değil, onun üzerinde çalışanları da, emekçileri de refahtan pay alacakları yeni bir ücret skalasına onları ulaştıracaktır. Bu, Türkiye’nin büyümesine, büyürken emekçilerini düşünen bir sosyal devlet anlayışına yakışan bir tutumdur. Bu yaklaşım Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını, toplumun bütünleşerek, emekçileriyle, işverenleriyle üretim sürecine daha verimli bir şekilde katılmalarını sağlayacaklardır. Sosyal devlet politikalarına uygun bir yaklaşımı sürdürmeye katkınızdan dolayı size saygı ve şükran tutuyoruz. Sürece katılan işverenlerimiz ve işçi kesiminin temsilcileri rakamların, bugün masada olmasalar da bu rakamın müzakereler sürecinde oluşmasına katkı yapmışlardır. Onun için Türk-İş temsilcilerine de TİSK temsilcilerine de teşekkür ediyorum.”
“Devlet Bizim Devletimiz, İşçi Bizim İşçimiz, İşveren Bizim İşverenimiz”
TİSK Yönetim Kurulu Akkol da, uzun ve zorlu bir sürecin geride bırakıldığını söyleyerek, “TİSK’in bu süreçte esasında 3 tane önceliği vardı. Birincisi ülkemizin sürdürülebilir refahı, ikincisi çalışma arkadaşlarımızın, çalışanlarımızın enflasyon karşısında korunması, üçüncüsü de işletmecilerimizi ve üreticilerimizi ayakta tutarak, üretim ve istihdamın devamlılığını sağlanması oldu. Dengeli ve sosyal tarafların tümüne fayda sağlayacak bir asgari ücret belirlemenin önemini her daim aktarıyoruz. Devlet bizim devletimiz, işçi bizim işçimiz, işveren bizim işverenimiz. Burada bir aile felsefesi var, bazen tüm konularda anlaşıyoruz ama bazen aile aralarında anlaşmazlıklar da olabiliyor. Bugün tabi işçi tarafıyla bazı görüş ayrılıkları olmuş olabilir ama yarın başka konularda yine mutabakatlar sağlayacağız. Kutuplaşmak, ayrışmak, çatışmak bu aileye yakışmaz diye düşünüyoruz. Bugün açıklanan ücreti doğal olarak düşük bulanlar, yüksek bulanlar olacaktır, dengeli ve makul bulanlarda olacaktır. Asgari ücret bir taban ücrettir, makul olması gerekir, hedefimiz hep beraber ortalama ücretin arttırılması olmalıdır. Bu nedenle belirlenen rakamın üzerine çıkma imkânı olan işletmelerimize de ilave adımları atma çağrısında bulunuyoruz. Odağımızı enflasyonla mücadeleye önce alım gücünün korunmasına, artmasına vergi, istihdam kolaylıkları gibi çalışma hayatının diğer konularına ayıracağız bundan sonra. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve Kıymetli Bakanımız olmak üzere, komisyon çalışmalarına katkı sunan hükümet, işçi ve işveren temsilcilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Belirlenen asgari ücretin ülkemiz için hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” değerlendirmesinde bulundu.