Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, A Haber canlı yayınında çalışma hayatına ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bilgin, Temmuz ayında rakamlardaki parametreler arasındaki değişimi değerlendirerek, emekçileri koruyacak bir asgari ücreti belirleyeceklerini kaydetti.
Bakan Bilgin, Türkiye’nin ekonomik gelişmeleri içerisinde sosyal gelişmelerin ayrı bir yeri olduğuna değinerek, “Ekonomik politikalarla sosyal politikalar arasında mutlaka bir dengenin kurulması lazım. Ekonomi sosyal politikadan farklı olursa ekonomi sadece maddesel şeylerin ölçülmesinden ibaret kalır. Oysa ekonomi aynı zamanda bir toplumun çeşitli fertleri çeşitli sınıfları çeşitli grupları arasındaki ilişkileri de dikkate alan bir ekonomik politik meselesidir. Bizim de ekonomik politikalarımızın yanında sosyal politika çizgisi olarak ortaya koyduğumuz uygulamalar var. Biz ekonomiye sadece ekonomi meselesi olarak değil, beşeri boyutunu da içine alan bir mesele olarak bakıyoruz. Demokratik toplumlarda gelir dağılımını düzenleyen çeşitli araçlar vardır. Demokrasi içerisinde gelir dağılımını düzenleyen en önemli araçlardan birisi toplu sözleşme müessesesidir. Orada örgütlü işçiler vardır. İşçi sınıfının çeşitli kesimleri sendikalar vasıtasıyla örgütlenerek devletten, işverenden çeşitli taleplerde bulunurlar. Burada devletin konumunu şöyle belirlememiz lazım; demokratik sistemlerde devlet sosyal sorumlulukları olan bir devlettir. Sosyal devlet bizim anayasamızda da vardır. Ama bu en etkili şekilde 2000’li yıllardan sonra uygulanmaya başlamıştır” diye konuştu.
“Asgari Ücret Meselesine Hassasiyetle Yaklaşıyoruz”
Asgari ücretin, bu rakamın altında ücret olamaz anlamına geldiğini kaydeden Bilgin, “Biz sosyal devlet sorumluluğuyla buna çok önem gösterdik. Bilhassa pandemi, arkasından gelen enflasyonist etki ücretlileri olumsuz etkiledi. Biz ücretlileri koruyacak bir siyaset anlayışına sahibiz. Çünkü sosyal devlet sorumluluğu bize bunu yüklüyor. Sayın Cumhurbaşkanımız bu görevi bana verdiğinde özellikle toplumun alt kesimlerini, emekçilerini koruyacak sosyal politika yaklaşımlarını uygulama görevi verildi. Ben de bu hassasiyetle asgari ücret meselesine yaklaştım. Son asgari ücret düzenlemesiyle 8 bin 500 liraya çıkardığımız zaman beklenenin üzerinde bir artış gerçekleştirdik. Bugün için bu enflasyon karşısında eriyor ama dolar bazında baktığımız zaman, açıkladığımızda 460 dolar civarındaydı. 455 dolar, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin dolar bazındaki en yüksek ücret belirlenmesidir. Asgari ücrette emekçileri koruyacak bir politikayı izlemeye hassasiyet gösteriyoruz” ifadelerini kullandı.
“Temmuz Ayında Emekçileri Koruyacak bir Asgari Ücreti Belirleyeceğiz”
Bakan Bilgin, enflasyonun düştüğüne işaret ederek, şöyle konuştu:
“Biz enflasyonu tüketici ve üretici fiyatlarından ölçüyoruz. Aradaki makas enflasyon yüzde 80’in üzerine çıktığı zaman üretici fiyatlarındaki artış yüzde 150’nin üzerindeydi. Şimdi aradaki makas hızlı bir şekilde düşüyor. Enflasyon gerçek anlamda, reel olarak düşme eğilimine girmiştir. Enflasyon düşüyor ama piyasadaki fiyatlar hala yüksek. O zaman ne yapacağız? Biz sosyal devlet sorumluluğumuzla ücretlileri koruyacak politikalar izleyeceğiz. Temmuz’da yine aynı şekilde rakamlardaki parametreler arasındaki değişimi değerlendirerek, emekçileri koruyacak bir asgari ücret belirleyeceğiz.”
Türkiye’nin enerjide dışa bağımlı bir ülke olduğunu belirten Bilgin, “Enerjide ortalama yıllık 40-50 milyar dolar arasında bir kaynak harcıyoruz. İlk defa enerjideki korkunç fiyat artışları sebebiyle bize ilave 50 milyar dolar civarında bir maliyet getirdi. Bu Türkiye’deki fiyat seviyesinin üzerine dışarıdan ithal edilmiş bir enflasyon maliyeti olarak yansıdı. Türkiye’deki enflasyonun temel sebebi budur. Netice itibarıyla biz sosyal devletiz ve sosyal devlet sorumluluğumuzla çalışanlarımızı, emekçilerimizi, kamu çalışanlarını koruyan uygulamalar yaptık ve onları yapmaya devam edeceğiz” dedi.
“Açlık Sınırı Olarak Açıkladıkları Rakam Bilimsel Bir Çalışmanın Sonucu Değildir”
Bakan Bilgin, asgari ücreti belirlerken enflasyondaki gelişmeleri, pazar fiyatlarındaki, ürünler arasındaki değişmeyi ve alım gücünün pazardaki değişmeler karşısındaki durumunu tespit eden çok sayıda veriyi kullanarak yaptıklarını söyleyerek, “Bakanlık olarak da bunları değerlendiriyor, araştırıyor ve araştırmalar yapıyoruz. Yani keyfi olarak şu kadar yapalım demiyoruz. Bizi yanıltan bazı şeyler oluyor. Onları da dikkate almıyoruz. Bazı kuruluşlar açlık sınırı, yoksulluk sınırı araştırmaları yapıyorlar. Bu kuruluşların yaptıkları araştırmalar, on beş tane marketten fiyat alarak açlık sınırı tespit ediyorlar. Öyle bir şey olamaz. Bilim dışı çalışmalar yapıyorlar. Oysa yoksulluk araştırmaları yapan kuruluşlar, UNDP, OECD var. Bunların yaptığı araştırmalar ve belirlediği kalıplar var. O kalıplar çerçevesinde Türkiye’de de bilimsel olarak bu araştırmaları yapmak gerekiyor. Biz böyle çalışmalar yapıyoruz. Şunun altını çizmek istiyorum o açlık sınırı olarak açıkladıkları rakamla bilimsel bir çalışmanın sonucu değildir. Her ay bazı kurumlar ve işçi kuruluşları yayınlıyorlar. Onu bilimsel olarak tespit edip üzerine çalışma yapmak lazım. Yaptıkları şey bilimsel değil. Biz, Türkiye’deki emekçilerin Temmuz ayındaki reel gelirlerini artıracak bir düzenlemeyi yapacağımızı söylemek isterim” değerlendirmelerinde bulundu.
“Asgari Ücretin Gelir Dağılımını Düzenleyici Bir Fonksiyonu Vardır”
Asgari ücret artırıldığı zaman asgari ücretin üzerindeki bütün ücretlerin de arttığına işaret eden Bilgin, şöyle devam etti:
“Ben bu konuda işverenlerden bilgi, geri beslenme ve bazen de eleştiri alıyorum. Diyorlar ki; siz asgari ücreti yüzde 100, yüzde 50 arttırdığınız zaman, bizim maliyetlerimiz artıyor. Biz aynı zamanda gelir dağılımını ücretli çalışanlar, hangi sıfatta olursa olsun mühendis, beyaz yakalı vs. yönetici pozisyonunda, onların da gelirlerini yeniden düzenlemiş oluyoruz. Bu düzenlemeyi yaparken sermayenin payından, karlardan, faizden alarak yapıyoruz. Dolayısıyla bu aynı zamanda asgari ücretin görünmeyen, gelir dağılımının düzenleyici bir fonksiyonudur.”
“7 Bin 500 TL ve Üzerindeki Emekli Aylıklarına İlişkin Düzenlemeyi Temmuz Ayında Uygulamaya Sokacağız”
Emekli maaşlarıyla ilgili yapılacak olan düzenlemeye ilişkin sorulan soru üzerine Bakan Bilgin, “Türkiye’de yaklaşık 15 milyon emeklimiz var. 7 bin 500 liranın altında maaş alanların sayısı 9,5 milyon civarında. Yapılan son düzenlemeyle en düşük emekli aylığını 7 bin 500 liraya getirerek 9 milyon 500 bin insanımızın bir nebze de olsa bu şartlar içerisinde nefes almasını sağlayan kapsamlı, geniş bir düzenlemeyi yaptık. Bunun dışında kalan 5 milyonun üzerindeki insanın, 7 bin 500 liranın üzerinde maaş alanların emeklilikleriyle ilgili bir düzenleme yapmadık. Onlarda bir rahatsızlık oldu. Özellikle 7 bin 500 lirayla 10 bin lira, 10 bin lirayla 15 bin lira ve onun üzerinde alanlar arasında farklılaştırılmış bir düzenlemeyi çalıştık ve bitirdik. Ancak Meclis tatile girdiği için inşallah Temmuz ayında bu düzenlemeyi uygulamaya sokacağız. Bütün emeklileri kapsayacak, refah payı vereceğiz onlara. Yani 7 bin 500 lira da dâhil olmak üzere hepsini kapsayan yeni bir düzenleme yapacağız” cevabını verdi.
“Asgari Ücretin Vergi Dışı Bırakılması Büyük Bir Reformdur”
Bilgin, EYT’de kademeli bir geçişin planlanıp planlanmadığına ilişkin sorulan soru üzerine, şöyle yanıt verdi:
“Sözlerini verdiğimiz her şeyi yaptık. Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettim. Sayın Cumhurbaşkanımız zaten ben sizi bu sosyal politikaları uygulamakla görevlendirdim, çalışın bunları getirin dedi ve götürdüğümüz bütün sosyal sorunların çözümünde de kararını verdi. Bunları uygulamaya sokma imkânı bulduk. Bunların içerisinde Türkiye tarihinde en önemli reformlardan biri olan asgari ücretin vergi dışı bırakılması vardır. Rahmetli Başbakan Ecevit unutulmaz bir Çalışma Bakanıdır. Çünkü Türkiye’de ilk toplu sözleşme düzenini uygulayan odur. İlk sosyal sözleşmeyi, toplumsal sözleşmeyi uygulayan Çalışma Bakanıdır. Rahmetli Başbakanın hastaneye yattığında da işçiler geldiler hastanenin önünde nöbet tuttular. Vefa gösterdiler. Rahmetli Başbakan Ecevit parti programına asgari ücreti vergi dışı bırakmayı koydu ve defalarca da söyledi. Ama gerçekleştiremedi. Bize kısmet oldu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleştirme fırsatını bulduk. Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir, bu sosyal sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Yıllık maliyeti uygulamaya koyduğumuz zaman 60 milyar civarında bir rakamdı. Sadece asgari ücret vergi dışı kalmadı, bütün ücretlilerin asgari ücret düzeyindeki gelirleri vergi dışı bırakıldı. Bu büyük bir reformdur. Yani her şeyi konuşabiliriz, her şeyi unutabiliriz ama bunu unutmamamız gerektiğini düşünüyorum.”