Açılış töreninde yaptığı konuşmada terör saldırılarında ve depremde hayatını kaybeden tüm öğretmenlere Allah'tan rahmet dileyen Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 6 Şubat'taki depremler sonrasında yaraları hızla sarmak için tüm çalışma arkadaşlarıyla birlikte sahada olduğunu ifade etti.
Son iki üç yıl içinde iki kritik eşikten geçtiklerini dile getiren Özer; bunlardan ilkinin Kovid salgını, ikincisinin de 6 Şubat depremleri olduğunu anlattı. Özer, Kovid sürecinde normalleşmenin eğitim kurumları normalleştiği için gerçekleştiğini belirterek bir buçuk yıl boyunca çocukların öğretmenlerinden ve toplumdaki eşitsizliklerin minimize edildiği mekânlar olan okullardan uzak kaldığını dile getirdi. O sürecin en fazla kaybedenlerinin sosyoekonomik seviyesi görece daha düşük olanlar olduğunu belirten Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Allah'a şükür, bakan olduğumuz şu son yirmi aya bakıyorum. Bir sürü şey yaptık. Okul öncesi eğitim, mesleki eğitim, öğretmenlik meslek kanunu, köy okulları ama kalıcı, bu ülkenin geleceğini yapmış olduğumuz iki tane kritik katkı var. Birisi Kovidde her türlü koşullara ve dayatmalara rağmen okulları açma iradesi oldu. Devir teslim töreninde, okulların ilk açılması ve son kapatılması gereken mekânlar olduğu vurgusu ve okulları açmak için vakanın sıfırlanmasını beklemeyeceğimiz iradesiyle yola çıktık ve okullarımızı bir gün bile kapatmadık. Nasıl ki Kovid sürecinde okulların kapatılmayacağını tüm topluma göstermiş olduğumuz gibi..."
6 Şubat depremleri sonrasındaki sürece ilişkin de bilgi paylaşımında bulunan Özer, şunları söyledi: "Millî Eğitim Bakanı olarak tüm arkadaşlarımızla gerçekten gurur duyuyorum. Bakan yardımcılarımız, genel müdürlerimiz, daire başkanlarımız, idari personel, öğretmenlerimiz 6 Şubat günü itibarıyla sahaya intikal ettiler ve sadece eğitim kurumlarını açmak için değil, vatandaşın derdiyle hemhâl olmak için, derdine derman üretmek için onlarla birlikte oldular ve eğer bugünlere geldiysek orada hayat yavaş yavaş normalleşme trendine girmişse bu, işte o öğretmenlerimizin katkılarıyla oldu. Demek ki olağanüstü koşullarda ilk yapmamız gereken şey okulları açmak. Hayatın normalleşmesi için... Yani bundan sonra mottomuz, her yer ve her şartta eğitime devam."
Bu iki önemli kritik eşikten geçildikten sonra Milli Eğitim Bakanlığının müktesebatında ciddi bir deneyim oluştuğunu anlatan Bakan Özer, "İşte bu ülkenin geleceğine yapılan en büyük katkıyı biz bu iki süreçte sağlamış olduk. Siz değerli çalışma arkadaşlarımızla birlikte." dedi.
Depremde yitirdiğimiz öğretmenler anısına bir anıt oluşturmak istediklerini, öğretmenlerin bu ülkenin yüz akı olduğunu anlatan Özer, salgın döneminde öğretmenlerin canını hiçe sayarak vefa gruplarında çalıştığını, meslek liselerinin destan yazarak maske, yüz koruyucu siperlik gibi ürünlerle katkı yaptığını belirti.
Deprem sonrası ilk günlerde yaşananları da hatırlatan Özer, "Sadece ben bölgeye intikal etmedim. Tüm arkadaşlarımız vatandaşın ihtiyaç duymuş olduğu ürünlere, barınma ihtiyacına, yeme içme ihtiyacına odaklandılar. İnşaat Emlak Genel Müdürümüze, ilgili bakan yardımcımıza da çok teşekkür ediyorum. Gerçekten okullarımızın sağlam olduğunu, güvenilir olduğunu gösterdiler. Özellikle son üç dört yıl içinde güçlendirme çalışmalarına çok ciddi yatırım verildi. Yıkım yapım çalışmalarına çok ciddi katkı verildi. 465 bin vatandaşımız bizim okullarımızda, yurtlarımızda, öğretmenevlerimizde kaldı. O günlerde en ihtiyaç duyulan şeylerden birincisi barınmaydı. İkincisi de yeme, içme ihtiyacıydı. İki şeyi bir araya geldi. 6 Şubat'ta okul öncesi tüm Türkiye'de yemek yemeyle ilgili hazırlıklarımızı yapmıştık. O hazırlıkların tamamını da o bölgede kullandık. Diğer taraftan mesleki eğitimdeki yiyecek içecek bölümleri, öğretmenevlerimiz, uygulama otellerimiz hızla yemek, ihtiyaç duyulan yemekler üretmeye başladılar. Öyle bir püf noktasına ulaştık ki günde iki milyon sıcak yemek verebilir duruma geldi Millî Eğitim Bakanlığının kurumları." ifadelerini kullandı.
Meslek liselerinin günde 1 milyon 800 bin sıcak ekmek üretebilme kapasitesine ulaştığını, aynı zamanda halk eğitimi merkezleri, olgunlaşma enstitüleri ve meslek liselerinin hızlı bir şekilde vatandaşın ihtiyaç duyduğu tüm ürünleri üretebilme durumuna geldiğini de aktaran Bakan Özer, bu coğrafyanın gönül coğrafyası olduğunun altını çizdi. Özer, "Öğretmenlerimiz bir sıkıntı olduğu zaman kendilerini değil, çevresindeki insanları düşünüyor. Bir yerde bir sıkıntı varsa ilk koşanlar, öğretmenlerimiz oluyor. Onlar 6 Şubat'ta bir deprem olduğu zaman, oradan çığlıklar yükseldiği zaman sağına ve soluna bakmadılar ve Bakanlığın talimatını da beklemeden sahada oldular. 40 bin öğretmenimiz çalıştı ve hâlâ da bölgedeler. Ben hepsine minnettarım ve bu toplum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de öğretmenlerimize minnettardır." dedi.
Anıtın açılışında depremde kaybedilen öğretmenleri bir kez daha rahmet ve minnetle anmak için bir araya geldiklerini dile getiren Bakan Mahmut Özer, "bir daha böyle acılar yaşanmaması" temennisiyle sözlerini tamamladı.
Bakan Özer, konuşmasının ardından anıtı tasarlayan görsel sanatlar öğretmeni Erhan Karasüleymanoğlu'na başarı belgesi takdim etti.
Ankara,Milli Eğitim Bakanlığı
belediye365.com