Gelir seviyesine bakılmaksızın ve ayrım yapılmaksızın tüm vatandaşların çocuklarının rahat ve ücretsiz bir şekilde eğitime ulaşması için fırsat eşitliği sunduklarını dile getiren Özer, eğitimdeki fırsat eşitliğiyle okullar arası imkân farklılığının azaltıldığını kaydetti. Özer, söz konusu "Temel Eğitimde 10 Bin Okul" projesinin çıkış noktasının bu olduğuna işaret ederek "10 bin okul değil, 39 bin okula dokunan bir noktaya taşındı." ifadesini kullandı.
Özer, 4 milyar liralık bu projenin en büyük faydalanıcısının Diyarbakır'daki okullar olduğunu belirterek Diyarbakır'daki okullara 500 milyonun üzerinde yatırım gönderildiğini söyledi.
"Mesleki eğitimdeki neticeleri Cumhurbaşkanımız tüm Türkiye ile paylaştı"
İkinci kritik dokunuşun mesleki eğitimde yaşandığını vurgulayan Özer, mesleki eğitimdeki katsayı uygulamasının Türkiye'nin kalkınmasındaki en büyük bariyerlerden biri olduğunu, kalkınmaya engel teşkil eden bu uygulamayı kaldırdıklarını anımsattı. Özer, "Bizim yaptığımız iki kritik dokunuş oldu. Dün de kabine sonrasında Cumhurbaşkanımız neticelerini tüm Türkiye kamuoyuyla paylaştı." dedi.
Özer, mesleki eğitim ile ilgili gelişmeleri şu sözlerle anlattı: "Bildiğiniz gibi mesleki eğitimde iki kanal var: bir meslek liseleri bir de mesleki eğitim merkezleri. Meslek liselerinde sektörü, tüm süreçlere dahil ettik, müfredatı birlikte güncelledik. İşletmedeki beceri eğitimlerini, öğretmenlerimizin işbaşı ve mesleki girişimlerini, eğitimlerini birlikte dizayn ettik ama istihdamda öncelikli bir meslek eğitimi inşası da kapı araladık. Meslek liselerinde ikinci yaptığımız şey, üretim kapasitesini artırmaktı. Döner sermaye kapsamındaki üretim kapasitesini artırmak. İşte bu attığımız adımlar kısa sürede meyvelerini verdi. 200 milyonluk üretim kapasitesinden -2022'deki hedefimiz 1.5 milyarlık üretim olmasına rağmen- 10 ayda 1 milyar 650 milyonluk üretime ulaştık. Öğrencilerimize dağıttığımız pay 80 milyon. 80 milyonu öğrencilerimize üretime yaptıkları katkı için dağıttık. 180 milyonu öğretmenlerimize dağıttık, yıl sonuna bu rakamlar çok daha yüksek rakamlara ulaşacak. Meslek liselerine ilk kez yüksek başarı diliminden öğrenciler gelmeye başladı. Meslek liseleri AR-GE merkezlerinde, araştırma geliştirme, fikrî mülkiyet çalışmaları yapmaya başladı. Meslek liseleri artık birbirleriyle rekabet ediyor. Yurt dışına ihracat yapıyor.
Asıl kritik hamleyi mesleki eğitim merkezlerinde yaptık. Mesleki eğitim merkezleri, haftada bir gün okulda eğitimin, diğer günlerde işletmede gerçek iş ortamında beceri eğitiminin alındığı yerler. Yani bizdeki geleneksel ahilik kültürünün olduğu, çıraklık, kalfa ve ustalık eğitiminin olduğu eğitim türü. 25 Aralık 2021'de Mesleki Eğitim Kanunu'nda çok kritik değişiklikler yaptık. O değişiklikten önce, tüm Türkiye'deki çırak-kalfa sayısı 159 bindi ve 2022 hedefimiz, 1 milyon çırak ve kalfaya ulaşmaktı. Dün Cumhurbaşkanımız tüm kamuoyuyla paylaştı. Geldiğimiz noktada çırak kalfa sayısı 1 milyon 100 bine ulaştı. Artık özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin çırak-kalfa ve ustayla ilgili bir ihtiyaçları kalmadı. İnşallah, çok daha güçlü bir şekilde mesleki eğitimi desteklemeye, ülkemizin ekonomik kalkınmasındaki o itici güç olma fonksiyonunu yerine getirmesiyle ilgili desteklemeye devam edeceğiz. İşte bu yapılan güzel çalışmalar gerçekten yurt dışında da dikkat çekmeye başladı ve ilk kez OECD'nin Mesleki Eğitim Zirvesi, Türkiye'de toplanıyor. 1 Aralık Perşembe günü İstanbul'daki o zirvede, Türkiye'nin bu deneyimlerini, bu tecrübelerini tüm OECD ülkeleri ile paylaşacağız."
"2022 yılı için tüm hedefleri yıl bitmeden tamamlamış bulunuyoruz"
Özer, üçüncü önemli adımın öğretmenlerin mesleki gelişimleri ile ilgili yaşandığına işaret ederek bu noktada iki farklı yaklaşım sergilendiğini kaydetti. Özer, "Birincisi, öğretmenlerimizin kişisel ve mesleki girişimlerini çok boyutlu olarak desteklemeyi odak noktamıza koyduk çünkü biz biliyoruz ki öğretmenimizin ne kadar kişisel gelişimini desteklersek eğitim sistemimiz o kadar güçlü olur." değerlendirmesinde bulundu.
Özer, "Bakanlıktaki merkezî planlamadan, okul temelli planlamaya geçiş yaptık. Yani ilk kez okullara bütçe göndererek okulların kendi öğretmenlerinin eğitim ihtiyacını kendilerinin karşılamasının yolunu açtık. 2020'de bu ülkede öğretmen başına düşen eğitim saati sadece 44 idi. 2021'de 94 saate çıktı. 2022'deki hedefimiz 120 saatti. Şu anda geldiğimiz rakam, 205 saat. Yani şu kısa süre içinde, 2022 yılı için hedef koyduğumuz, okul öncesinden mesleki eğitime, oradan öğretmenlerin mesleki girişimine tüm hedefleri yıl bitmeden tamamlamış bulunuyoruz. Allah'a hamdediyorum. Tüm çalışma arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.
Öğretmenlik Meslek Kanunu'na da değinen Özer, "Sayın Cumhurbaşkanımız, diğer konularda nasıl destek verdiyse Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun çıkarılmasında da her zaman yanımızda oldu ve bizi destekledi. Kanun ile ilk kez 3600 hakkı öğretmenlere verildi. Bu ülkede ilk kez, bir meslek grubuna dair bir kanun ortaya kondu ve bu, öğretmenlerdi. O süreçte, üç dört ay troller devreye girdi. O süreç devam ederken o güzel yüreği büyük olan öğretmenlerimizin, şartları sağlayan öğretmenlerimizin yüzde 95'i sınava başvurdu. Sınava başvuran yüzde 95'in yüzde 99'u eğitimlerini tamamladı. Sonuç ne oldu? Yüzde 99 öğretmenimiz sınavına girdi. 24 Kasım'da da Sayın Cumhurbaşkanımız tüm öğretmenlerimizle sonuçları paylaştı. Öğretmenlerimizin yüzde 97'si başöğretmen ve uzman öğretmen oldu. Yani öğretmenlerimiz bir kez daha öğretmenlik yaptı, o manipülatörlerin hepsine bir kez daha ders verdi. 500 bin öğretmen vardı 2000 yılında bu ülkede. Şu anda 1.2 milyon öğretmen var. Ben de tüm öğretmenlerimize çok teşekkür ediyorum." açıklamasını yaptı.
Özer, "Kıymetli öğretmenlerimizle, tüm yöneticilerimizle el ele vererek Sayın Cumhurbaşkanımızın yakın zamanda açıklamış olduğu 'Türkiye Yüzyılı' vizyonuna sahip gençleri yetiştirmek için gece gündüz demeden yürüyüşümüze devam edeceğiz." sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.